| İşe gitmem gerek, anne. | Open Subtitles | كما تعلمين , عليّ الذهاب إلى العمل يا أمي |
| Bakın, işe gitmem gerek. | Open Subtitles | حسـنـاً، أنظــروا عليَّ الذهاب إلى العمل |
| - Çünkü yok. İşe gitmem gerekiyor. Yine kundaklama olmuş. | Open Subtitles | لأنه غير موجود عليّ الذهاب إلى العمل إنه الحريق المتعمد مرة أخرى |
| Bu sabah gergin değildim. İşe gitmek gibiydi. | Open Subtitles | أنا لم أكن عصبياً هذا الصباح لقد كان مثل الذهاب إلى العمل بالسيارة |
| Oh, bu çok güzeldi işe gitmek zorunda değilim. | Open Subtitles | من الجميل أن لا تكون مضطراً إلى الذهاب إلى العمل. |
| İşe gitmeden önce çamaşırları yıkamalıyım! | Open Subtitles | لنذهب علي أن أغسل الملابس قبل الذهاب إلى العمل |
| Gidelim. İşe gitme zamanı. | Open Subtitles | لنذهب يا زنجي حان وقت الذهاب إلى العمل |
| İstediğin kadar kalabilirsin ama benim işe dönmem lazım. | Open Subtitles | أبق بقدر ما ترغب -ولكن عليّ الذهاب إلى العمل -دعيني أخمن |
| İşe gitmeyi bıraktılar nefes almayı, konuşmayı ve yemeyi bıraktılar. | Open Subtitles | توقفزا عن الذهاب إلى العمل توقفوا عن التنفس الكلام |
| İşe gitmem lazım. Küçük Yahudilerin bana ihtiyacı var. | Open Subtitles | عليّ الذهاب إلى العمل اليهود الصغار بحاجتي |
| Pekala çocuklar... İşe gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | ـ حسناً أبيّ، يجدر بيّ الذهاب إلى العمل. |
| 5'de işe gitmem gerektiğini biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف بأن يتوجب عليّ الذهاب إلى العمل في الساعة الخامسة. |
| Lanet olsun, işe gitmem lazım. | Open Subtitles | تبادل لاطلاق النار، وأنا فلدي الذهاب إلى العمل. |
| Çok üzgünüm ama işe gitmem gerek. | Open Subtitles | انا اسفه جدا لكن يجب علي الذهاب إلى العمل |
| Sabah işe gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | فيجب عليّ الذهاب إلى العمل في الصباح |
| Geceyi karakolda geçirdikten sonra direkt işe gitmek istiyor musun cidden? | Open Subtitles | هل أنتِ متأكدة بأنكِ تريدين الذهاب إلى العمل مباشرة؟ بعد قضاء الليلة في المركز؟ |
| İşe gitmek istedi işe götürdüm. | Open Subtitles | تريد الذهاب إلى العمل .. أنا أقود لها |
| Bugün işe gitmek zorunda mısın? | Open Subtitles | أينبغي عليك الذهاب إلى العمل اليوم؟ |
| İşe gitmek zorundayım. | Open Subtitles | يجب علي الذهاب إلى العمل. |
| İşe gitmeden önce burada kahvaltı edecekti. | Open Subtitles | من المفروض أنها تأكل الفطور قبل الذهاب إلى العمل. |
| - İşe gitme zamanı. - O kadar erken mi? | Open Subtitles | إنه وقت الذهاب إلى العمل - باكرا جداا - |
| Şimdi işe dönmem gerek. | Open Subtitles | علي الذهاب إلى العمل ,وداعاً |
| İşe gitmeyi severdim ama şimdi düşüncesi bile hasta ediyor. | Open Subtitles | كنت أحب الذهاب إلى العمل لكني الأن أكره ذلك |
| Hani işe gitmen gerekiyordu? | Open Subtitles | ظننتُ بأنه عليكِ الذهاب إلى العمل |