| Evini aradım ama galiba bana verdiğin numara kullanılmıyordu. | Open Subtitles | واصلتُ الاتصال بمنزلك، ولكنني أظنّ بأن الرقم الذي أعطيتني إيّاه لم يجدي |
| verdiğin parayla ancak bunu alabildim. | Open Subtitles | هذا أفضل ما حصلت عليه بالمال الذي أعطيتني إيّاه |
| Bana verdiğin isim de bir kimlik koduydu. | Open Subtitles | والاسم الذي أعطيتني إيّاه كان اسمًا رمزيًّا؟ |
| Bana verdiğin hançerin sahte olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وقالت لي أنّ الخنجر الذي أعطيتني إيّاه مزيّف |
| verdiğin tanıma uyan birini buldum. | Open Subtitles | لقد وجدتُ شخصاً يُطابق الوصف الذي أعطيتني إيّاه. |
| Bana verdiğin taş, bulmacanın son parçasıydı, son harita. | Open Subtitles | الحجر الذي أعطيتني إيّاه كان الجزء الأخير من الأحجية الخريطة النهائيّة، سنحفر. |
| Bana verdiğin dosyayı kontrol ettim. | Open Subtitles | -نعم تحقّقت مِن الملفّ الذي أعطيتني إيّاه |
| Bana verdiğin çek, bozduramadım. | Open Subtitles | - ذلك الشيك الذي أعطيتني إيّاه رُفض - اللعنة - |
| Ben bir tek senin verdiğin içkiyi içtim. | Open Subtitles | لم أشرب سوى كأسًا واحدًا... الذي أعطيتني إيّاه. |
| - Pamuk'u bulmak için verdiğin yüzüğe benzer afili bir şeyler arıyordum. | Open Subtitles | -بل شيءٌ أجدى كالخاتم الذي أعطيتني إيّاه للعثور على (سنو) |