"الذي سمح" - Traduction Arabe en Turc

    • izin verdi
        
    • izin veren
        
    • olanak
        
    O herif karısının radyumu keşfetme ünvanını almasına izin verdi. Open Subtitles هو ذلك الرجل الذي سمح لزوجته بأن ينسب لها إكتشاف الراديوم
    Hizmet akdimiz bu sert kartonu kullanmamıza izin verdi. Open Subtitles الذي سمح لنفسه بوضع موقع في نسخة كرتونية
    Yalan makinesinin yanından ayrılmana kim izin verdi? Open Subtitles من الذي سمح لك بالخروج من غرفة كاشف الكذب ؟
    Mormon toplumunda cinsiyet eşitsizliğinin konuşulmasına izin veren algısal değişimler gördük. TED لقد شهدنا تحولات إدراكية في المجتمع المورموني الشيئ الذي سمح بالحديث عن عدم المساواة بين الجنسين.
    Ronnie, yanında takılmasına izin veren tek kişiydi. Open Subtitles روني هو الشخص الوحيد الذي سمح له بالتسكع في وندرلاند
    ..olanak sağlayan idealist ahbaplık sistemini destekliyor.. Open Subtitles الذي سمح لك العمل من خلال بشعورك بالنقصان
    Kim koğuşa gitmene izin verdi? Open Subtitles من الذي سمح لك بالعَودة إلى المهجع. ؟
    Pavlichenko, mevzini terk etmene kim izin verdi? Open Subtitles ما الذي سمح لكِ بـ مغادرة موقعك ؟
    - İçeri girmene kim izin verdi? Open Subtitles هذا من الذي سمح لك بالدخول ؟
    Alice Vaughan'ın her şeyimizi almasına kim izin verdi? Open Subtitles الذي سمح لـ(آليس فون) أن تأخذ كل شيء منّا؟
    Bu orospunun girmesine kim izin verdi? Open Subtitles ‎من الذي سمح بدخولها هنا؟
    Senin suçluluğun onun kaçmasına izin verdi, Zeyna. Open Subtitles (ذنبكِ هو الذي سمح لها بالهروب يا (زينا
    Önceleri dar bir yasallık verilmişken bugünün şirketinin yaşamlarımız üstünde bu denli olağanüstü güç ve etkinlik kazanmasına izin veren nedir? Open Subtitles للشركات التجارية الحديثة. بداية بالنظر إلى ضيق الولاية القانونية الذي سمح اليوم للشركات تحقيق أهدافها
    Cinayet olmayabilir ama eğer bir ceset bulursak suç mahallinin bozulmasına izin veren pislik olmak istemiyorum. Open Subtitles لربما لن تتحول لأنْ تكون جريمة قتل لكن إن ومتى ظهرت جثة, فلا أريد أن أكون الأحمق الذي سمح لأمر مسرح الجريمة بأن يُفتضح
    Sinir sisteminizde düşmanın sizinle iletişim kurmasına izin veren fizyolojik etmenler olabileceğini düşünüyoruz... Open Subtitles نعتقد بأنه قد يكون هناك جوانب فسيولوجية بداخل نظامك المتوتر الذي سمح للعدو بالتواصل معك
    Benim deliler hastanesine gitmemi ve deli olduğumu sanmama izin veren kişi. Open Subtitles ذات الشخص الذي سمح لي بإدخال نفسي لمصحة عقليّة و تركنّي أفكّر أنِي مجنون
    Çarpıcı hikayeler, iyi haber hikayeleri, bütün bu hikayeler erken teşhis ve erken müdahalede bulunmamıza izin veren hastalıklar hakkında bize bir şey anlatıyor. TED أخبار تستحق الملاحظة، قصص عن أخبار جيدة، كلها تتلخص إلى فهم شيء عن المرض الذي سمح لنا أن نكتشفه ونتدخل لعلاجه بشكلٍ مبكر.
    İronik olarak ve bazen de, muhtemelen hayal kırıklıkları nedeniyle, güvenliğin değerini ya da 21. yy'da tarihsel olarak tanımladığımız şekilde değerini sorgulamama izin veren şey, ailemin güvenliğe karşı sabit bir bağlılık göstermesiydi. TED والمفارقة، وربما أحيانًا لشعورهما بالاحباط هو التزامهما الراسخ بالأمان الذي سمح لي لمناقشة قيمته أو على الأقل قيمته كما حددناه تاريخيًا في القرن الواحد والعشرين.
    Sistemimde dolaşıp arka kapıdan giriş yapılmasına olanak veren programı buldum. Open Subtitles لقد تعقّبتُ الباب الخلفي الطوّاف الذي سمح بإختراق أنظمتي
    Bu nedenle gelişimdeki bu zamanlama kontrolü, önünüzdeki masada gördüğünüz bu boyutlar ve şekiller dizisine doğru temel omurgalı kafatası planının bükümüne olanak tanır. Open Subtitles لذلك فالتحكم في التوقيت خلال التكون هو الذي سمح بالتحورات في التخطيط الأساسي لجمجمة الفقاريات ليظهر هذا التنوع في الأحجام و الأشكال الذي تراه أمامك على الطاولة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus