Uzakta geçirdiğim süre bana çok şey sorgulattı. | Open Subtitles | الوقت الذي قضيته بعيدًا جعلني أتسائل عن الكثير من الأشياء |
Yaptıklarım için üzgünüm, hapiste geçirdiğim günler için değil. | Open Subtitles | أنا آسف على ما فعلته لكن ليس على الوقت الذي قضيته فى السجن |
Hapiste yattığım onca süre için bana milyonlarca dolar kefalet ödeyecekler adamım. | Open Subtitles | لديّ ملايين قادمة إلى طريقي ، بمجرد أن تسدد لي الولاية عن كل الوقت الذي قضيته في السجن |
Bense burada hep onlarla zaman geçirdim çünkü benim arkadaşlarımdı. | Open Subtitles | لقد كنت مسرورا طيلة الوقت الذي قضيته معهم لأن هؤلاء أصدقائي على أية حال |
Burada öyle zamanlar geçirdiğin ki, yaşadıklarınız çoğu zaman ölümden beterdi. | Open Subtitles | الوقت الكثير الذي قضيته أنتَ هنا ينبغي أن يكون أسوأ من الموت |
Juan'la evde geçirdiğimiz bir hafta, hayatımın en mutlu günleriydi. | Open Subtitles | الأسبوع الذي قضيته مع إجناسيو كان أسعد أسبوع في حياتي |
Onunla birlikte okuluna gitmeye karar verdim. İşte bu, orada kaldığım ilk gecenin ertesi sabah | TED | قررت أن أتبعها إلى المدرسة. هذا هو الصباح الأول الذي قضيته معها. |
Joyce'la geçirdiğim zaman bana yaşlı kadınların tavşanlar gibi s*kiştiğini öğretti... ve Nick de cinselliğinin doruğunda. | Open Subtitles | إن الوقت الذي قضيته مع جويس علمني أن النساء الكبيرات أفضل من الصغيرات ونيك هنا في ذروة عطائه |
Biliyorum öncelikle bir doktorum ama palyaço akademisinde geçirdiğim o yaza ne demeli? | Open Subtitles | أعلم أنني طبيبة في المقام الأول، ولكن ماذا عن الصيف الذي قضيته في أكاديمية المهرّجين؟ |
- Hindistan'da geçirdiğim yazdan daha kötü olamaz. | Open Subtitles | حسنا، أعتقد أنه لن يكون أسوأ من الصيف الذي قضيته في الهند |
"Seninle geçirdiğim vakitler, hayatımın en güzel anlarıydı." | Open Subtitles | أجمل لحظات حياتي هو الوقت الذي قضيته معك |
Yani onca zaman onu restore ettikten sonra.. | Open Subtitles | أعني، بعد كلّ ذلك الوقت الذي قضيته فيإعادةذلكالشئ.. |
Gittikleri zaman, onlara bakmak zorunda kaldığımız onca zaman, onların bizim olmadığını farketmemizi sağlıyor. | Open Subtitles | بمجرد أن يرحلوا ، بعد كل هذا الوقت الذي قضيته في الإعتناء بهم |
Adada geçirdiğim onca zamandan sonra bugün ilk defa tekrar geliyorum. | Open Subtitles | و كلّ الوقت الذي قضيته على هذه الجزيرة إلّا أنّ هذه هي المرّة الأولى التي أعود فيها |
Ben seninkinin 10'da biri kadar zaman geçirdim adamla neredeyse beni kendisine inandırıyordu. | Open Subtitles | قضيت معه عشر الوقت الذي قضيته أنت معه وكاد يجعلني أؤمن به |
Seninle o kadar zaman geçirdim, seni kendime benzetmeye çalıştım ama anladım ki, benim istediğim... | Open Subtitles | كانت هذه الأشياء تبدو لي سخيفة بصدق وكل الوقت الذي قضيته معك كنت أحاول به أن أجعلك مثلي... واتضح أنني أريد أن أكون... |
Ben seninkinin 10'da biri kadar zaman geçirdim adamla neredeyse beni kendisine inandırıyordu. | Open Subtitles | لقد قضيت عُشر الوقت الذي قضيته معه -وبالكاد جعلني أثق به . |
Onunla konuşarak geçirdiğin zamana imreniyorum. | Open Subtitles | أنني أحسدك على الوقت الذي قضيته و أنت تتحدث معه |
Eskiden, Pope'la geçirdiğin zamanı düşünürdüm. | Open Subtitles | اتعرفين انني اعتدت ان افكر بالوقت الذي قضيته مع بوب |
Burada geçirdiğin onca zamanda alemler yaratıyor olabilirdin. | Open Subtitles | كل الوقت الذي قضيته هنا كان بوسعك بناء عوالم |
Juan'la evde geçirdiğimiz bir hafta, hayatımın en mutlu günleriydi. | Open Subtitles | الأسبوع الذي قضيته مع إجناسيو كان أسعد أسبوع في حياتي |
Bunu orada kaldığım her gece yaptım. | TED | وهذا ما كنت أفعله كل ليلة طوال الوقت الذي قضيته هنا. |