| Ona sadece biraz şeker, biraz cips... ve biraz patlamış mısır ve biraz Funyuns-- | Open Subtitles | فقط أعطيته بعض الحلوى وبعض الرقائق وبعض الفشار الوردية وبعض الفانينس |
| Maçları izler, bira içip cips yer duygularımızı hiç kurcalamazdık. | Open Subtitles | تعرفين، نشاهد المباريات نشرب المشروبات، نأكل الرقائق لم نتشارك أبداً بمشاعرنا الداخيه أو بتفكيرنا |
| Ekmek, cips ve sos yerine masaya fıstık getirirler. | Open Subtitles | يقدمون لك الفول السوداني كمقبلات عوضاً عن الخبز أو الرقائق و الصلصة |
| Bana biraz cephane, biraz su ve varsa patates kızartması bırakın. | Open Subtitles | فقط أترك لى بعض الذخيرة و المياه و بعض الرقائق إن كان لديك منها. |
| Cipsler geliyor! Sos ve et de var! | Open Subtitles | و هنا تأتى الرقائق أنا عندى مزرعة و حفل شواء مثير |
| Bazen zor ulaşılan cipsleri dibinde bırakman gerekir. | Open Subtitles | احيانا يجب ان تترك المشقه لتصل الى هذه الرقائق |
| Onlar çipleri paraya çevirebilirler. Bahşiş derler. | Open Subtitles | يمكنهن تبديل الرقائق سيظن أنها مجرد بقشيش. |
| En azından çip al da o kadar bariz olmasın. | Open Subtitles | علي الأقل إشتري بعض الرقائق حتى لا يكون ذلك واضحا. |
| Alice cips dört önemli besin grubuna girmiyormuş. | Open Subtitles | يقول ألس ان الرقائق لا تعتبر ضمن مجموعات الغذاء الأربع. |
| cips tıkınıp sigara içiyor ve oğlanlarla yiyişiyor. Bilmem daha neler yapıyor! | Open Subtitles | نعم ، و تناول الرقائق و ضم الاطفال و التدخين و كل شىء |
| cips ve sos tabağı. İki tane geldi. | Open Subtitles | إنه الرقائق في التغميس , حصلنا على إثنين منه |
| Hayır, cips ve sos tabağı. Trudy'nın teyzesi getirmişti. | Open Subtitles | لا, إنها الرقائق في التغميس, من عمّة ترودي |
| Biraz cips ve soda. Ve de bu. Şeftalili turta. | Open Subtitles | بعض الرقائق و الصودا و هذه، فطيرة الدرّاق |
| İki paket cips alabilirsin. Sınır bu, tamam mı? | Open Subtitles | بإستطاعتنا شراء إثنتان من الرقائق ، هذا هو الحد ، حسناً ؟ |
| Bana biraz cephane, biraz su ve varsa patates kızartması bırakın. | Open Subtitles | فقط أترك لى بعض الذخيرة و المياه و بعض الرقائق إن كان لديك منها. |
| Cipsler geliyor! Sos ve et de var! | Open Subtitles | و هنا تأتى الرقائق أنا عندى مزرعة و حفل شواء مثير |
| Bayat cipsleri de şuradan alıyorum. | Open Subtitles | هناكَ حيثُ أحصل على بقايا الرقائق في مكان سري |
| Onlar çipleri paraya çevirebilirler. Bahşiş derler. | Open Subtitles | يمكنهن تبديل الرقائق سيظن أنها مجرد بقشيش. |
| MIT, bizim çiplerimizden çok daha az güç kullanan yeni bir çip yaptı. | TED | اكتشف معهد ماساتشوستس للتكنولوجيا رقاقة راديو جديدة تستخدم طاقة أقل بكثير من الرقائق التي نستعملها. |
| Harika. Ben gidip cipsi getireyim, sonra da arabalar hakkında konuşuruz. | Open Subtitles | رائع, سأحضر الرقائق واعود لنتكلم عن السيارات |
| bu Moore yasasının sonu olacak ama işlem yapmanın üstel gelişmesinin sonu olmayacak çünkü çipler düzdür. | TED | هذا سوف يكون نهاية قانون مور، ولكن ليس نهاية ، النمو الأسي للحوسبة، لأن الرقائق مسطحة. |
| Hayır, yediğin Cipslerin keskin aromasının tadını çıkarıyordum sadece. | Open Subtitles | كلا, انا استمتع فقط بالرائحة الحادة لهذه الرقائق التي تأكلها. |
| - Gel buraya, seni şişko! - Hayır. Bu sert ve gevrek kabuğun altında yumuşak, helva gibi bir şey olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | تعالى هنا أيها الشقى أعرف إنه تحت هذه الرقائق الصلبة |
| Bir çeşit mikroçip. Bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek gerek. | Open Subtitles | إنها نوع ما من الرقائق الدقيقة سأحتاج إلى معرفة المزيد عن ذلك |
| Biraz sandiviç ve biraz salatalık ve kraker ve oldukça lezzetli italyan jambonu. | Open Subtitles | لقد حزمت بعض الشطائِر والخيار، مع بعض الرقائق وبعض شرائـح البروسيتو الإيطاليَّـة اللذيدة. |
| Bu harita bir Mac bilgasayarının tüm çiplerinin nereden ve nasıl bir araya geldiklerini göstermektedir. | TED | هذه خارطة توضح الرقائق الألكترونية التي تكون كمبيوتر نوع ماك (شركة آبل) ، كيف تجمعت مع بعضها الآخر. |