| Geçen yaz, Edward Snowden’ın hikayesini duyduğumuzda, ben ve meslektaşlarım bunu gerçekleştirmek için uğraşmaya karar verdik. | TED | في الصيف الماضي حين انتشرت قصة إدوارد سنودن قررت مع بعض الزملاء محاولة تحقيق ذلك. |
| Bu arkadaşlar o zamanlar etrafta gerçekten bu şekilde dolaştılar. | TED | كان هؤلاء الزملاء يتمشون بهذا الشكل وقتها. |
| meslektaşlar arasında çok da ilgili biri olmadığımı kabul ediyorum. | Open Subtitles | أنظر، أقر لك بأنني لم أكن الشخص اليقظ بين الزملاء. |
| Bu dostlar işi iyi biliyorlar. | Open Subtitles | أود القول أن هؤلاء الزملاء يعرفون كيف يديرون أنفسهم |
| Muhteşem bir şey. İkiniz en iyi arkadaş oluyorsunuz demek ha? | Open Subtitles | يبدو ذلك رائعا, أنتما الاثنان تصبحون أفضل الزملاء, أليس كذلك؟ |
| Boktan bi takım arkadaşı olunac böyle olur | Open Subtitles | ذلك هو مايحدث عندما تكون خالي من الزملاء تعرف ؟ |
| Bak, her yeri denedim arkadaşları, meslektaşları. | Open Subtitles | أنظر، لقد حاولت بكل مكان أصدقاء، الزملاء لا أعلم أين ذهبت |
| Ancak aynı zamanda, vizyonumuzu paylaşan ve konservasyon insansız hava araçlarının potansiyelini gören birçok harika meslektaş ve işbirliği yapanları tanıdık. | TED | ولكن في الوقت نفسه، عرفنا العديد من الزملاء الرائعين والمتعاونين الذين شاركناهم الرؤية ورأينا إمكانية طائرات الحماية. |
| Son 20 yılda üç kez evlendin yüzlerce iş arkadaşın, binlerce hastan oldu. | Open Subtitles | العشرون سنة الماضية تزوجت ثلاث زوجات مئات من الزملاء ، ألاف من المرضى |
| Şu anda meslektaşlarım, çok önemli bir kan uzmanının ofisinde olduğumu sanıyor, ama ben buraya gelmeye karar verdim. | Open Subtitles | في هذه اللحظة، الزملاء في المكتب يعتقدنَ بانني في مكتب لاكبر تخصص بالدم، لَكنِّي قرّرتُ بدلاً مِن ذلك ان اجيئ هنا. |
| Değerli meslektaşlarım Komiser polis zayiatı olan 2 dava için endişeleniyor. | Open Subtitles | ايها الزملاء الرئيس اصبح غاضباً جداً بسبب آخر قضيتين |
| İyi akşamlar arkadaşlarım, meslektaşlarım ve yatırımcılar. | Open Subtitles | مساء الخير , ايها الاصدقاء الزملاء و المستثمرين |
| Salaklaşma El. arkadaşlar el ele tutuşmaz. | Open Subtitles | لاتكوني غبية ياإيل الزملاء لايمسكون بالأيادي |
| Hadi gel, bütün gece seninle tanışmayı bekleyen arkadaşlar var. | Open Subtitles | هناك بعض الزملاء هنا إنتظرو الليل بكامله لكي يقابلوك |
| Hiçbir şeyin bedava olmadığının farkındayım. meslektaşlar arasında bile. | Open Subtitles | وأنا أدرك أنه لا يوجد شيء مجاني في هذا العالم ، حتى بين الزملاء |
| Teşekkürler. Eski dostlar da varmış. Morgan, geçen hafta sonu ragbi maçı harikaydı. | Open Subtitles | لذا شكرا, و بعض الزملاء القدامى, مورجان نتيجة ممتازة فى مباراة الرجبى |
| Şimdi, görünüşe göre birkaç arkadaş daha partiye katılmaya gelmiş. | Open Subtitles | الآن، فقط حتى يحدث أن اثنين من الزملاء الآخرين جاء إلى الانضمام للحزب. |
| Çok iş arkadaşı oldu ama hiç gerçek arkadaşı olmamıştı. | Open Subtitles | الكثير من الزملاء في العمل ولكن ولا صديق .. |
| Herkesle alay ederdi; hastaları, çalışanları, sayısı gittikçe azalan arkadaşları çılgınca fikirlerine uygun olmayan bütün herkesle. | Open Subtitles | لقد سخر من أي أحد المرضى,الزملاء أصدقاءه المتناقصين أي أحد لم يرتقي لمستوى |
| Birkaç meslektaş ve benim eski özel öğrencilerim. | Open Subtitles | فقط بعض الزملاء وبعضاً من تلامذتي السابقين المميزين |
| Son 20 yılda üç kez evlendin yüzlerce iş arkadaşın, binlerce hastan oldu. | Open Subtitles | العشرون سنة الماضية تزوجت ثلاث زوجات مئات من الزملاء ، ألاف من المرضى |
| Bir meslektaşım bir hastanın bacağından bir tümör aldı. | TED | قام أحد الزملاء باستئصال ورم من طرف مصاب بالسرطان. |
| Peki ya bir kurşun suratını fena halde parçalarsa, arkadaşların da seni tanıyamazlarsa? | Open Subtitles | أو إذا كان يضرب رصاصة لكم في الوجه، سيئة للغاية الزملاء الخاص لا يتعرف عليك؟ |
| Rusty'nin meslektaşları, asteroidleri saptıracak bir uzay aracına ait kavramsal tasarımlar hazırladı. | Open Subtitles | الزملاء السابقين قاموا بصياغة تصاميم خيالية لمركبة فضائية يمكنها أن تغير إتجاه كويكب .. |
| Ama meslektaşlarının arasında bunu hissettirmen pek profesyonelce değil. | Open Subtitles | ولكنه ليس إحترافي منك هذه المشاعر في هذا الجو وحولكم الزملاء |
| çocuklar 'hoş geldin' ekibi kurmak istediler ama zaman var. | Open Subtitles | الزملاء أرادوا تشكيل لجنة للترحيب بك ولكن هذا سيتم لاحقاً |
| Bu onun oy haklarını ve ortaklarla görüşmesini sınırlandıracak. | Open Subtitles | هذا سوف يحد حقوقه بالتصويت واتصالاته مع الزملاء |