| Alarm sesi ile birlikte komik boyanmış kostüm içinde uyandım. | Open Subtitles | إستيقظت مع صوت جرس الحريق مرتديـًا ذلك الزي الملون المضحك | 
| Comic-Con'da kostümü giydim ve içindeyken nasıl sıcak olduğunu siz anlatamam. | TED | ارتديتها في تجمع الكوميديا والفنون الشعبية وحتى يصعب علىّ اخباركم عن مدى سخونة الكرات في ذلك الزي. | 
| Bu üniforma bizim için hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Bu beyazların savaşı, Train. | Open Subtitles | هذا الزي لا يغير اي شي بالنسبةالينا هذة حرب الرجل الابيض ,تراين.. | 
| Eve gitmek istiyorum bu üniformayı çıkarmak ve gösteriyi bırakmak! | Open Subtitles | أريد العودة للبيت إنزع هذا الزي الرسمي و اترك العرض | 
| İlk ev tanıtımı için ona aldığım kıyafeti görmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد رؤية الزي الذي اشتريته لها لأجل أول منزل تفتحه | 
| Bu kostüm içinde hiçbir şey göremiyorum. | TED | فهمت الآن، لم أكن أستطع رؤية شيء من داخل هذا الزي. | 
| Senin ve benim gibi kızlar için insan olmak kostüm giymek gibi bir şey. | Open Subtitles | كونك بشرية؟ إنه مثل الزي للفتاة مثلك ومثلي | 
| Ancak kostüm ortaya çıktığında... hayattaki en basit bazı şeylerin... en çok tehlikeli hissettirdiğini keşfettim. | Open Subtitles | ولكني أكتشف أنه عند نزع الزي بعض من أبسط الأشياء في الحياة ما زالت تبدو في منتهى الخطورة | 
| Son dakikada hangi kostümü bulabiliriz? | Open Subtitles | ما هو الزي الذي يمكننا أن نرتديه في اخر لحظة | 
| Baksana! Cadılar bayramı. Sana aldığımız kostümü giymeyi reddetmiştin. | Open Subtitles | أنظر، عيد القديسين رفضت أن ترتدي الزي التنكري الذي اشتريناه لك | 
| Kendimi üniforma içinde gördüm ama beni tutuklasan gerçekleşmezdi bu. | Open Subtitles | رأيت نفسي في الزي. وما كان ليحدث ذلك، إذا أعتقلتني. | 
| İşte bu üniforma giydirmek için sağlam bir neden. | TED | الحقيقة هذا سبب كاف لكى تمتلك الزي الموحد. | 
| O gülünç üniformayı artık giymen gerekmediği için çok mutluyum. | Open Subtitles | تعرف، أنا سعيدة لأنك لم تعد ترتدي ذلك الزي السخيف. | 
| Şuanda bunu tartışmak için zamanım yok. Bu iki üniformayı almak istiyorum. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت لمجادلة ذلك الأن أريدكم أن تأخذو هذا الزي الموحد | 
| Öyle bir depresyondayım ki, bu hafta aynı kıyafeti 2 defa giydim. | Open Subtitles | أنا في غاية الإحباط لقد ارتديت الزي نفسه مرتين في هذا الأسبوع | 
| Yani bu üniformanın o birliğe ait olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | إذاً، أنت تقول أن هذا الزي من تلك الوحدة ؟ | 
| Ben seni hala üzerindeki o elbise ile görüyorum.... ...üzerinde kek resimleri olan. | Open Subtitles | لا أزال أتخيلكِ بذلك الزي.. والكعكة عليه | 
| Ama, bana göre... bir kostümün en önemli parçası... kostümün arkasında yatan fikirdir. | Open Subtitles | ولكن في رأيي أهم شيء في الزي هو ما يوجد على ظهره خلفه | 
| Ceket dahil bütün bu kıyafetin, bana maliyeti 55$, ve bütün hafta giyeceklerim arasında en pahalısı buydu. | TED | فكل ملابس تلك مع السترة كلفتني 55 دولار وقد كان هذا الزي هو الاغلى في هذا الاسبوع | 
| Ama aslında, onlar Alman üniforması giymiş beş İngiliz ajanıydı. | Open Subtitles | ولكنهم في الواقع كانوا خمس عملاء بريطانيين يرتدون الزي الالماني | 
| Şey, bu elbiseyi giymek bu yolda atabileceğin en doğru adım olabilir. | Open Subtitles | إرتداء هذا الزي يعد خطوة في الطريق الصحيح | 
| Beni partiye sen götür. kostümünü giy. | Open Subtitles | سـتصطحبني إلى الحفلة وترتدي الزي التنكري | 
| Cathy'den geçen sene giydiği kostümle şeker toplamaya gitmesini isteyemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نطلب من كاثي أن تحضر الهالوين بنفس الزي الذي ارتدته في العام الماضي | 
| Sen bana aldırma. Sadece şu üniformadan kurtulmaya geldim. | Open Subtitles | لا , لا تؤاخذني , و لكن كان يجب علي التخلص من ذلك الزي | 
| - Unut gitsin bu fikri. Midyeler için savaşırken bu kıyafetle çok aptal gözükürdüm. | Open Subtitles | انسي الأمر ، سأبدو غبياً جداً بهذا الزي لو تجولت وصارعت المحار |