| Her gün o hastaneye gitmemin tek nedeni o hastalara önem veriyor olmam. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي يجعلني أعود للمشفى يوم بعد يوم لأنني أهتم بأمر المرضى |
| Bu da eski dostumun hala canlı olmasının tek nedeni. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا هو السبب الوحيد لبقاء صديقي العجوز حيا |
| - Bilmiyorum. Ucuz. - Bize yardım etmenizin tek nedeni bu. | Open Subtitles | لا أدرى , غش هذا هو السبب الوحيد الذى جعلك تساعدينا |
| Birisine bağlılık sözü vermeni sağlayacak tek sebep bu mu? | Open Subtitles | هل ذلك هو السبب الوحيد الذي ترغب به لكي تلتزم؟ |
| Wilson ve Penzias bunun tek sebebinin gökyüzünün başka bir yerinden gelen kozmik bir olayın yankısı olabileceği olduğunu fark ettiler. | Open Subtitles | أدرك بنزياس و ويلسن أن السبب الوحيد لمجيء شيء من كافة أنحاء السماء كونه في الواقع صدى خافت لحدث كونيّ ضخم |
| - Şu anda yürüyebilmenin tek nedeni adını daha bugün duymuş olmam. | Open Subtitles | السبب الوحيد أنك قادر على السير هو أنني لم أعرفك قبل اليوم |
| Biyonik bir gönüllü olmanın tek nedeni o araba kazası mıydı sence? | Open Subtitles | ..كيف انتي متاكدة ان السبب الوحيد انكي اصبحتي مساعدة الكتروينة بسبب حادث؟ |
| Onun burada olmasının tek nedeni bize yardım etmeyi seçmiş olması. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذى جاء بها هنا هى رغبتها فى مساعدتنا نعم.. |
| O Çocuk senin yeteneklerin yüzünden ölebilirdi ve hayatta olmasının tek nedeni senin şefkatin ki bu seni korkutuyor. | Open Subtitles | هذا الفتى كان يمكن أن يموت بسبب قدرتك و السبب الوحيد انه حي هو بسبب طيبتك و هذا يخيفك |
| Sayın Başkan, yüzyüze görüşmek istemesinin tek nedeni taleplerini önünüze sermek. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة، السبب الوحيد لطلبه لمقابلةٍ وجهاً لوجه هو لطرح طلباته |
| Kabul etmesinin tek nedeni çok güzel bir kız olmanmış. | Open Subtitles | قال لي السبب الوحيد وقال إنه وافق لأنكِ فتاة جميلة |
| Benim en iyi arkadaşım ve buranın batmamasının belki de tek nedeni o. | Open Subtitles | إنّها صديقتي المُفربة ، و ربما هي السبب الوحيد لعدم إنهيار هذا المكان. |
| Sokaktan bir silah almasinin tek nedeni, o silahin takip edilemiyor olusudur. | Open Subtitles | حسنٌ، السبب الوحيد لشراء سلاحاً من الشارع هو لأنّه لا يُمكن تعقبّه |
| Biliyorsun, burada araba satışında çalışmasının tek nedeni geceleri bir kulüpte şarkı söyleyebilmesi. | Open Subtitles | السبب الوحيد لعملها هنا كبائعة سيارات هو أنها تستطيع العمل مساءً في النادي. |
| Şu an burada olmamızın tek nedeni dünyanın bizden kurtulmak istiyor olması. | Open Subtitles | السبب الوحيد لوجود أي منا هنا هو لأن العالم يُريد التخلُّص مِنّا |
| Bak, şu an bir kafeste olmamanın tek nedeni benim. | Open Subtitles | انظري، السبب الوحيد لانك لست عالقة في قفص الآن انا. |
| Ama bunu yapmanın tek nedeni bu değildi. İstediklerini geri vereceğim. | Open Subtitles | ولكن هذا ليس السبب الوحيد لتفعل ذلك سوف أعيد له أشياءه |
| Bir şey yapmak için elimde kalan tek sebep para. | Open Subtitles | المال هو السبب الوحيد الذي تبقَ لي لفعل أي شيء |
| Bugün ortaya çıkmamın tek sebebinin babanı korumaya çalışmak olduğunu bilmen gerek. | Open Subtitles | أريدكِ أن تعلمي أنّ السبب الوحيد لظهوري اليوم هو محاولة حماية والدكِ. |
| Bu arada, beni çekici bulmanın tek nedeninin... görünüşüm olduğunu öğrenmek harika. | Open Subtitles | بالمناسبة, من العظيم أن أعرف السبب الوحيد لانجذابك لي و هو مظهري |
| Biliyorsun bu aptal yere katılmayı sadece seninle birlikte olmak için istedim. | Open Subtitles | أنت تعلمين ان السبب الوحيد لانضمامي لذلك المكان السخيف لأكون معكِ صحيح؟ |
| Ama birinin zahmete girmesi için tek neden güzel olman. | Open Subtitles | و لكن السبب الوحيد لإهتمام أى شخص بكِ هو جمالك. |
| Bizim burda olmamızın tek sebebi bu o olimpiyatlara katılsın diye burdayız. | Open Subtitles | إن السبب الوحيد لوجودنا هنا هو لأننا اتفقنا أنها ستذهب إلى الأولمبياد |
| Sırf bana yakın olduğun için işe alındığını düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني المساعدة إلا أفكر السبب الوحيد لتعيينك بسببي أنا. |
| Siz çocuklar buradasınız çünkü hiç birinize ödeme yapılmadı ve siz de kızdınız! | Open Subtitles | السبب الوحيد في وجودكم هنا هو أنكم لم تحصلوا على المبلغ وأنكم مستاءون |
| Bakteri içine bir virüs klonlamanın tek amacı onları canlı bir şeyin içine enjekte etmektir. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذى يجعلك تستنسخ فيروس بدلا من بكتيريا هو لكى تحقنه فى شئ ما حى |
| Hala yaşıyor olmanın tek sebebi benim. | Open Subtitles | أنا السبب الوحيد الذي ما ..زلتي تعيشين لأجله |
| Gitmeyi kabul etmemin tek sebebi... 1 hafta içinde geri döneceğimizi biliyor olmam. | Open Subtitles | السبب الوحيد لإعادتي النظر في الموضوع لأنني أعلم بأننا سنعود خلال إسبوع |