| Bu yüzden Lisa gibi bir kadın çok ilginç. | Open Subtitles | هذا هو السبب في ان امرأة مثل ليزا مثيرة للغاية |
| Bu yüzden erkekler sabah erken işe gidip akşam geç çıkarlar. | Open Subtitles | هذا هو السبب في ان الرجال يذهبوا الى العمل في الصباح والحصول على إجازة من العمل ليلا |
| İşte bu yüzden vatandaşların ateşli silah bulundurması yasak. | Open Subtitles | وذلك هو السبب في ان يكون محرما على المواطنين امتلاك سلاح ناري |
| İşte bu yüzden kambur balinalar hiç ayrılmıyorlar. | Open Subtitles | هذه هو السبب في ان الحوت الاحدب لم يغادر |
| Bu yüzden kurbanlar hep bu grubun dışındalar. | Open Subtitles | ولهذا السبب في ان الضحية دائما ما تكون خارج مجموعتنا |
| Bu yüzden bizim adımıza savaşması için onu ikna etmelisin. | Open Subtitles | وهذا السبب في ان عليك اقناعها بالقتال بجوارنا |
| Bu yüzden birisi pamuk şekerli ördek ciğerini zehirlemiş. | Open Subtitles | ربما هذا هو السبب في ان شخص ما حاول ان يسممه عن طريق حلوى القطن. |
| İşte bu yüzden, bunları çizen adam zulme uğratıldı! | Open Subtitles | هذا هو السبب في ان الرجل الذي لم وكان اضطهاد لهم! |
| Bu yüzden geri dönmek istedim. | Open Subtitles | هذا هو السبب في ان الوقت قد حان بالنسبة لي أن أعود... |
| Karl'ın boğazı bu yüzden kesilmişti. | Open Subtitles | هذا هو السبب في ان حلق كارل قد حُز |
| Yabancılar işte bu yüzden konuşur. | Open Subtitles | هذا هو السبب في ان الغرباء يتحدثون |
| Bu yüzden İz Sürme mührü işe yaramıyor. | Open Subtitles | هذا هو السبب في ان حرف التتبع لا تعمل |
| Bu yüzden içeride adamım var ya. | Open Subtitles | هذا هو السبب في ان لدي شخص داخل السفينه |
| Bu yüzden ismimi değiştirmem gerekti. | Open Subtitles | وذلك هو السبب في ان اغير اسمي |
| Özgürlük çoktan ilan etti ve o yüzden bu işe yarayacak. | Open Subtitles | ليبر 8) اعلنتها بالفعل، وهذا السبب في ان هذا سينجح) |