| Aldığım maaşa rağmen nasıl biftek yapabiliyorsun? Merkezde kimse buna inanmıyor. | Open Subtitles | كيف تقدرين على شراء الستيك براتبى انهم لا يصدقوننى هناك فى القسم |
| Gözlerin... iki kalın biftek gibi. | Open Subtitles | ليند عيناكى .. تشبه اثنان سميكان من الستيك |
| Bundan böyle her gece Hilton'da yiyeceğim, biftek, patates kızartması ve ketçap. | Open Subtitles | سآكل في الهيلتون كل ليلة الستيك وبطاطا مقلية وصلصة |
| Normal biftek ile Siyah Angus bifteği arasındaki fark nedir diye ? | Open Subtitles | عن الفرق بين الستيك العادي والستيك الأسكوتلندي الأسود؟ |
| Biftekler önceden 400 derece ısıtılmış fırında ...tam olarak 11 dakika pişecek. | Open Subtitles | ستشوى الستيك ل11 دقيقة على الجانبين فى درجة حرارة 400 .. |
| -Bu biftekten daha iyi. -Sevdim sevdim! | Open Subtitles | هذه أفضل من الستيك لقد أحببته، أحببته |
| Şuradaki Costco'da devasa sığır biftekleri satıyorlardır. | Open Subtitles | على الأرجح أن لديهم تنزيلات على لحم الستيك في مطعم كوستكو الكبير هناك |
| Çünkü bugün muaneye yerine bizimkilerle biftek yemeğe gideceğim ve Lois'in bunu öğrenmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لأني لن أذهب إلى المستشفى للفحص وسأذهب لمطعم الستيك مع الشباب ولا أريد أن تعرف لويس بالأمر |
| Geçen gün biftek yaparken kullanmıştım. | Open Subtitles | لقد إستعملتها يوم أمس لتحضير بعض لحم الستيك وجرحت إصبعي |
| biftek sanatının sunulduğu Big Grand Etevi'ne hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحباً بكم في ستيك هاوس الكبير العظيم حيثُ فن الستيك |
| Onu hallettikten sonra biftek yeriz. | Open Subtitles | بعد أن أتعامل معه سنتناول الستيك على العشاء |
| Madem öyle, biftek ve patates kızartması daha uygun olur. | Open Subtitles | في هذه الحالة, الستيك و البطاطا المقلية سيكونون في مكان امن. |
| Onunla biftek yiyip bira içmeyi seviyorum şu zamana kadar her zaman yanımda olup bana hayranlık beslemesini seviyorum. | Open Subtitles | أحبُ أن أتناول الستيك والبيرة معها، إلى سابقاً، حقيقة أنها دائماً هنالك من أجلي الطريقة التي إعتنت بي. |
| Et tütsüsü alırım. biftek ve kaburga dağıtırız. | Open Subtitles | سآتي بـ مدخن اللحوم وسنوزع الستيك والأضلاع |
| Öyleyse biftek ve soğan çorbası. | Open Subtitles | اذن لما لا تجرب الستيك مع حساء البصل |
| Yapma sana bir biftek gibi mi görünüyorum? | Open Subtitles | هيا هل أبدو مثل قطعة لحمة من الستيك لك؟ |
| Son altı senedir, şirkete indirim yapması ve bana kasabadaki en iyi biftek restoranında indirim kuponu vermesi karşılığında kendisiyle yatıyorum. | Open Subtitles | على مدى السنوات الست الماضية أنا أضاجعه في مقابل تخفيض على مشترياتنا من الورق و لحم "الستيك"ْ |
| Sana biftek pişirdim, tam da sevdiğim gibi. | Open Subtitles | - لا, شكرا لك لقد حضرت لحم الستيك كما تحبه هيا تعال |
| biftek mi seversiniz chobab mı? | Open Subtitles | ما الذي تحبينه ، الستيك أم التشوباب ؟ |
| En azından biftek güzeldi, değil mi? | Open Subtitles | حسنا، على الأقل الستيك كان جيدًا، صحيح؟ |
| Bilginiz olsun, bu Biftekler iyi yetişmiş sığırların eti. Sen ne halt ediyorsun? | Open Subtitles | هذا الستيك مصنوع من افخر اللحوم ماذا تفعل بحق الجحيم؟ |
| Bu biftekten çok daha iyi. Buna bayıldım. | Open Subtitles | هذه أفضل من الستيك لقد أحببته، أحببته |
| - Mutfakta, biftekleri kesiyor. | Open Subtitles | ـ في المطبخ، يقطع الستيك |