| - Onu henüz bilmiyorum. Şimdilik, seni hırsızlıktan tutukluyorum. | Open Subtitles | وحتى الآن، وأنا اعتقال لكم على السرقة الكبرى. |
| Adam kaçırma ve hırsızlıktan ötürü hapisaneden çıkmayı umut ediyordu. | Open Subtitles | كانت تأمل بأن تبقى خارج السجن بسبب تهمة الإختطاف و السرقة الكبرى |
| - Bunu seveceksiniz. Herifi hırsızlıktan tutukladık. | Open Subtitles | نحنُ قبضنا على الرجل بتهمة السرقة الكبرى |
| Bay Alderson sizi bilgisayar korsanlığı, bilgisayara izinsiz girmek ve dördüncü derecede hırsızlıktan suçlu buluyorum. | Open Subtitles | السيد آلدرسن، أعلن أنت مذنب من قرصنة الكمبيوتر، التعدي الكمبيوتر، السرقة الكبرى من الدرجة الرابعة. |
| Seni hırsızlıktan tutuklayabiliriz. | Open Subtitles | يُمكننا إعتقالك بتهمة السرقة الكبرى. |