| Beni ev arkadaşlarıyla yaşamaya zorladın. Şimdi, plan buydu, değil mi? | Open Subtitles | أجبرتني على الإنتقال إلى السكن الجامعي تلك كانت الخطة أليس كذلك؟ |
| Hangi erkek arkadaş, erkek ev arkadaşını haftasonu kampına götürür ki? | Open Subtitles | أي نوع من الأصدقاء يأخذ شريكه في السكن للتخييم بعطلة الأسبوع؟ |
| Çünkü yeni ev arkadaşın... Tamam, bir defalık izin veriyorum. | Open Subtitles | رفيق السكن الجديد هو.. حسناً، سوف ادعك تفعلين هذا مرة.. |
| Ben senin babanın kardeşinin yeğeninin kuzeninin eski oda arkadaşıyım. | Open Subtitles | أنا زميل السكن السابق لإبن عم إبن أخ شقيق والدك |
| Neden oda arkadaşlarına değil de bana geldiğini merak ettim. | Open Subtitles | لذا، كنت أتساءل لماذا قصدني ولم يقصد رفيقيه في السكن |
| ev arkadaşlığı anlaşmamız uyarınca, elindeki kağıt, akraba olmayan bir bayanı iki geceliğine dairemizde misafir edeceğimin 24 saatlik bildirisidir. | Open Subtitles | بموجب اتفاقية السكن ها أنا ذا أعطيك ملاحظة مسبقة أني سأمضي في شقتنا ليلتين مع أنثى لا تمتّ لي بقرابة |
| Burada yaşamak zorunda değiliz. Birlikte yeni bir ev tutabiliriz. | Open Subtitles | أعني، لسنا مضطرّين إلى السكن هنا، يمكننا شراء منزل معاً |
| Hâlâ iş bulamadığım için birkaç ev arkadaşı edinmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | مازلتُ بلا عمل لذا اضطررتُ أن أحضر شركاء لي في السكن |
| Caddeye yeni taşındım size küçük bir ev hediyesi vermek istedim. | Open Subtitles | في الواقع فكرت في أن أجلب لك هدية بمناسبة السكن الجديد |
| ev arkadaşı ve birkaç arkadaşı parçaları yerine getirmeye çalışıyor. | Open Subtitles | رفيقتها في السكن وبعض أصدقائها كانوا يحاولون العثور على إجابات، |
| Bir keresinde dairesine uğradım, ev sahibi onun gittiğini söyledi. | Open Subtitles | مررت بشقتها ذات مرة، لكن صاحب السكن قال أنها رحلت |
| Kötü ev arkadaşımdan uzaklaşmam için bir keresinde onda kalmama izin vermişti. | Open Subtitles | لقد جعلني أبقي ذات مرة عندما ضطررت للهرب من شريكة السكن السيئة |
| Yani ev arkadaşın öldürüldü ve sen hiçbir şey hatırlamıyorsun ? | Open Subtitles | إذا فشريكك في السكن قتل وأنت لا تتذكر أي شيء ؟ |
| Bunun yanı sıra 190.000 aile yardımlı yaşam konutu sırasında bekliyor bir ev ihtiyacı olan aileler. | TED | وبالإضافة إلى ذلك، لدينا 190.000 أسرة بقائمة الانتظار للاستفادة من مساعدة السكن الاجتماعي؛ وعائلات بحاجة لمنزل. |
| oda arkadaşım benden hoşlanmıyor, ...ve tam da finaller öncesi bir parti verdiler. | Open Subtitles | زميلي في السكن لا يُحبني لذا , أقاموا حفلة مُباشرةً بعد الامتحانات النهائية |
| Şu an çok stresli bir oda arkadaşı durumu yaşıyorum. | Open Subtitles | اتعلم , انا اتعامل مع ازمه مرهقة في مشكلة السكن |
| oda arkadaşın Yeden Subay Eğitim Gücü'nde ve ondan korkuyorsun. | Open Subtitles | وزميلك في السكن ضابط احتياط في الجيش وأنت تخاف منه |
| Aslında ilk soruları soran ben değil oda arkadaşımdı. | TED | وفي الواقع لم أكن من طرح هذه النوعية من الأسئلة في المقام الأول، ولكن رفيقي في السكن. |
| Daha yeni başladık. oda arkadaşın yine seks yapıyor. | Open Subtitles | نحن لم نبدأ بعد رفيقتك في السكن تمارس الجنس مرة أخرى |
| Şehir dışından gelen yurt arkadaşlarımın gözüne girmeme yardım etmeyi düşündün. | Open Subtitles | ظننت أنك ستتحسن علي وتذهب لأني لا أحب شريكاتي في السكن |
| Yarım saat mesafede olmamıza rağmen, onun Yurtta kalmasına izin verdik. | Open Subtitles | تركناها تعيش في السكن الداخلي وكنا على مسافة نص ساعة بالسيارة |
| Anne, tüm yurda yetecek kadar çamaşır koymuşsun zaten. | Open Subtitles | ماما، لقد اشتريتي لي غيارات داخلية تكفي للتخزين في السكن بالكامل |
| Bütün yurdu davet ettim ama bir tek o geldi. | Open Subtitles | لقد دعوت السكن بالكامل و لكن هى الوحيدة التى أتت |
| Madam, kız yurdunda beni öyle bir dövdüler ki ne görebiliyorum, ne de dokunabiliyorum. | Open Subtitles | سيدتي، الفتيات في السكن.. ضربنه بقوة و ضربنني في بعض الأماكن التي لايمكنني أن أراها أو ألمسها |
| Şu anda senin annenle baban nerede bilmem ama gidip bir süre onlarla yaşamayı nasıl bulurdun? | Open Subtitles | لا أعرف أين والداك لكن هل تود السكن معهما لفترة |
| Ortak barınma insanların birbirini tanıdığı ve birbiriyle ilgilendiği maksatlı bir mahalle. | TED | السكن المشترك هو حي دولي حيث يعرف الأفراد بعضهم ويهتمون ببعضهم البعض. |
| Artık bana güvenmiyorsan yurttan al. | Open Subtitles | إذا كنتِ لا تثقي بي بعد الآن أخرجيني من السكن الداخلي |
| yurttaki ampuller bu sebeple alınmıştı. | Open Subtitles | تمت إزالة اللمبات من بضعة أماكن في السكن |
| Sürdürülebilir konutlar çoğunlukla zenginlik ve varlıkla ilişkilendiriliyor. Fakat bu sefer öyle olmayacak. | TED | غالبا ما يرتبط السكن المستدام مع الثروة والغنى، لكن الأمر لا يجب أن يكون كذلك. |
| Bu kadar yeni New Yorklu'ya nasıl konut sağlayacaktık? | TED | كيف يمكننا العثور على السكن للعديد من سكان نيويورك الجدد؟ |