| Yerel yetkililer hatalı olabileceklerini kabul ediyorlar. | Open Subtitles | و قد إعترفت السلطات المحلية أنهم قد يكونون مقصرين |
| Haberlere dönersek, Yerel yetkililer hala Ruggsville'den beş ponpon kızın esrarengiz kayboluşları hakkında ipucu bulamadılar. | Open Subtitles | عودة الى الأخبار لا تزال السلطات المحلية لا تجد أثر فى الأختفاء الغامض للخمس مشجعات |
| Her şey düzelecek. Yerel yetkililer harekete geçmiştir. | Open Subtitles | ستكون الامور على ما يرام لقد تدخلت السلطات المحلية |
| Tamam, yerel yetkilileri bilgilendirin. Gaz kaçağını tamir ettiğinizi söyleyin. | Open Subtitles | أبلغي السلطات المحلية أخبرهم أن تسرب الغاز قد تم إصلاحه |
| Bence hataya düştüğümüz nokta, bunda Yerel yetkililerin anladığından daha fazlasının olması. | Open Subtitles | أعتقد أن ما لقيناه بالصدقة هنا هو شيء أكثر مما تدركه السلطات المحلية. |
| Yerel polis teşhis edip bizi aramış. | Open Subtitles | السلطات المحلية تعرفت عليه، و إتصلو بنا. |
| Sabah olunca yerel polise teslim ederiz. | Open Subtitles | سوف نعود في الصباح، لكى نسلمه إلى السلطات المحلية. |
| Terorist atak supesi. Yerel otoriteler Yarnin Ogullarini sucluyor. | Open Subtitles | السلطات المحلية تتهم أولاد الغد |
| yerel yetkililere bölgeyi boşaltma talimatı vereceğim.. | Open Subtitles | سوف احضر السلطات المحلية لإخلاء المنطقة. |
| Yerel yetkililerle sorun yaşayacağız. | Open Subtitles | بمعنى أننا سنواجه متاعب مع السلطات المحلية. |
| Ezik açgözlü Amerikalı bir gurbetçi herhalde. Yerel yetkililer bizi bu eziğe teslim ettiklerinde şansımız pek de yaver gitmeyecek biliyorsun. | Open Subtitles | عرفت ان فرصنا ضده سلمتنا السلطات المحلية لهذا الفاشل |
| Yerel yetkililer kanunu uygulamayı başaramıyor veya istemiyor. | Open Subtitles | من الواضح أن السلطات المحلية تفتقر للقدرة أو الإرادة في تطبيق القانون |
| Yemen'e döndüğünde Yerel yetkililer onu Washington'un emri doğrultusunda tutukladı. | Open Subtitles | عند عودته لليمن احتجزته السلطات المحلية بأوامر من واشنطن. |
| Yerel yetkililer ve ayrıca FSB ile çalışıyorlar. | Open Subtitles | هم يعملون مع السلطات المحلية ومع جهاز الأمن الاتحادي الروسي أيضا |
| "Yerel yetkililer şarkıcının ölümünün cinayet olduğunu saptadı." | Open Subtitles | السلطات المحلية أعتبرت موت المغنية حالة إنتحار. |
| Bu yerel bir mesele ve Yerel yetkililer tarafından ele alınmalıdır. | Open Subtitles | من الواضح أنها مسألة محلية، و على هذا النحو، يتم ويجب أن يتم التعامل معها من قبل السلطات المحلية |
| Yerel yetkililer, liman amirini onun öldürdüğünü düşünüyor. | Open Subtitles | السلطات المحلية تعتقد بأنها قتلت رئيس الميناء ستذهب للسجن |
| Nükleer Acil Destek Ekibini haberdar ettim ve yerel yetkilileri, uygun protokollerle bilgilendirdim. | Open Subtitles | لقد أنذرت فريق القنابل وأطلعت السلطات المحلية على البروتوكولات الملائمة للطوارئ |
| Yargıcı biz temin ederiz. Siz sadece yerel yetkilileri bilgilendirin. | Open Subtitles | سنزودكم بقاضي، ولكن نُعلم السلطات المحلية. |
| Yerel yetkililerin elinde belirgin bir ip ucu yok. | Open Subtitles | في هذا الوقت السلطات المحلية لم تجد خيطاً معتمداً |
| Yerel polis ile işbirliği yapıyoruz hatta suçlular hakkında iade talepleri de yapabiliriz. | Open Subtitles | لقد قمنا بتوحيد قواتنا مع السلطات المحلية مع امكانية القاء الأوامر للقبض على أي مشتبه بهم محتملين |
| Bu konuda, yerel polise vurgu yapmak istiyorum. | Open Subtitles | والان اريد ان احمل السلطات المحلية المسؤولية |
| Yerel otoriteler memnun değildi. | Open Subtitles | السلطات المحلية لم تكن مسرورة |
| Aksi durumda, yerel yetkililere bildirilecek. | Open Subtitles | ان لم يكن فسوف يحول الامر الى السلطات المحلية |
| Yerel yetkililerle işbirliği yapıp öldürme maksatlı yasadışı patlayıcı nakliyatından tutuklusun. | Open Subtitles | بالتعاون مع السلطات المحلية أستطيع أن أقبض عليك بتهمة نقل متفجرات بنية القتل |