| merdiven çıkanın yukarıya çevriktir yüzü ama son basamağa ulaştı mı bir kez merdiven çevirir sırtını bulutlara bakar hor görüp birer birer basıp çıktığı basamakları. | Open Subtitles | يدير إليه وجهه وهو يتسلق، حتى إذا ما وصل إلى نهاية السلّم العليا، أدار ظهره لذلك السلّم، ووجّه ناظريه إلى السّحاب، |
| Kapının önünde duran bu titrek merdiven paha biçilmez Ming vazomuz için mükemmel bir yer. | Open Subtitles | هذا السلّم مكان مثالي لهذه الزهرية الثمينة |
| İyi haber merdiveni buraya çıkartabilirim. | Open Subtitles | أحسب الأخبار الجيدة أصل إلى التحرّك فوق السلّم هنا الآن. |
| Bir güve yukarılara doğru gezmeyi düşündüğünde merdiveni kullanmak aklına gelebilecek son şeydir. | Open Subtitles | عندما يفكّر العثّ في التنقّل عموديّاً إلى الأعلى السلّم هو آخر ما يفكّر فيه |
| Bu gözleri parıldayan, korkusuz yerel muhabir ise merdivenden aşağı düşmüş. | Open Subtitles | صاحب العيون اللامعة هو مراسل محلي جريء انزلق من على السلّم |
| O gece merdivenlerden çıkmama yardım etti ve haftalardır ilk defa yatağıma gittim. | TED | لذا في تلك الليلة ساعدتني على صعود السلّم وللمرة الأولى منذ أسابيع ذهبت للنوم. |
| Şehir merkezinde bir fabrikaya gittiler, merdivenlerde durup boşluğa doğru baktılar. | Open Subtitles | ذهبا إلى مصنع بوسط المدينة، وقفا على السلّم ونظرا إلى المكان |
| Üst raftaki kutuları almak için Merdivenin üstüne çıkmıştım. | Open Subtitles | وضعت السلّم حتى آخذ الصندوق ذي الفتحات الثلاث من اعلى الرّف. |
| Kaçırılma olayındaki tek ipucu bu el yapımı merdiven. | Open Subtitles | هذا السلّم هو الدليل الوحيد على وقوع الإختطاف، كان منزليّ الصنع. |
| Kaçırma olayının tek ipucu merdiven, ev yapımıydı. | Open Subtitles | هذا السلّم هو الدليل الوحيد على وقوع الإختطاف، كان منزليّ الصنع. |
| Çıkış yok memur bey. merdiven göçtü. | Open Subtitles | لا مكان للذهاب يا حضرةَ الضابط فقد تدمّر السلّم |
| İşte bu iz, bize merdiveni yapanın kim olduğunu söyleyecek. | Open Subtitles | وهذه لتمييز الأدوات المُستخدمة في صنع السلّم. |
| Siz de merdiveni getirin. Gaz tamamen çıkınca aşağı inin. | Open Subtitles | يارجال , أحضرو السلّم وَ إنزلو للأسفل ما إن يكون الجو خالي |
| merdiveni yanaştırsan yeter, biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | تعلم أنك تستطيع تحريك السلّم فحسب، صحيح؟ |
| Meyve bahçesinde merdivenden düştüm, ama şimdi daha iyiyim. | Open Subtitles | سقطتُ من على السلّم عند الحظيرة لكنّي بأفضل حال |
| Kimse onu az önce tırmandığımız merdivenden çıkaramaz. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع رؤية سحب شخص ما تماما هو فوق ذلك السلّم نحن فقط إرتفعنا. |
| ..arka merdivenlerden telaşla kaçtığı sonucunu çıkarıyorum. | Open Subtitles | أستنتج أنها رحلت بشكل متعجل بواسطة السلّم الخلفي |
| Başka koşullarda içinde inci kayışla merdivenlerde koşturmak.. | Open Subtitles | في أية ظروف أخرى، كان صعود السلّم بسروال لؤلؤي، |
| Çocuklar, Ladder'ın ustabaşı geçerken şapkalarınızı çıkarmayı bilmiyor musunuz yoksa? | Open Subtitles | اولاد، هل لا تعرف تشذيب قبعاتك عندما يمر رئيس عمال السلّم ؟ |
| Birinin merdivene çıkıp, ampulü değiştirmesini isterler ve hastaneden çıkarken orada olmanızı isterler. | TED | يريدون شخصا يصعد السلّم ويغيّر المصباح الكهربائي، أو يكون حاضرا عندما يخرجون من المستشفى. |
| Merdivenlere git, ben onu üstüme çekeyim sen de arkasından vur onu. | Open Subtitles | إذهب إلى السلّم, سأسحبه وأنت إضربه على مؤخرة عنقه |
| Evet, biliyorum ama bazen o merdivenleri çıkarsın ama yapacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | صحيح ، صحيح . أعلم ذلك لكن أحياناً تصعد أعلى ذلك السلّم |
| merdivenlerin başlangıcındayız. | Open Subtitles | نحن نسلك عامود السلّم |
| Kapıcıyla konuşmadan yukarı çıktın. | Open Subtitles | حسناً، صعدت السلّم دون التكلّم مع البوّاب. |
| Rampadan çıkmanızla... | Open Subtitles | متى ما لامست السلّم... |