| Anlaşılan sadece grev yüzünden biraz nakit akışı sorunu var. | Open Subtitles | يبدو أنه يعاني فقط من مشكل في السيولة بسبب الإضراب |
| Bundan vazgeçmeliydim ama ciddi bir nakit sıkıntımız var yani bunu benim için sen yapacaksın. | Open Subtitles | ينبغي عليّ أن ألغي هذا ولكن لدينا مشكلة خطيرة في السيولة لذا،ستقوم بعمل هذا من أجلي |
| - Grace'in ödemesini beklemiyorsun herhalde ve biliyorsun ki bende bu aralar nakit sorunu var. | Open Subtitles | أنت لا تتوقع أن تقوم جريس بدفع الحساب وأنا لدى مشكلة فى السيولة |
| Mutlak sıfır üstü sıvılarla çalışmak ince iştir. | Open Subtitles | حسناً، من الصعب العمل مع العناصر شديدة السيولة. |
| likidite.Yani, tüm o para, bir yere gitmek zorunda. | Open Subtitles | .. السيولة كل هذا المال أختفى , سوف يذهب إلى مكاناً ما |
| Eğlenceli aktiviteler ve ideal flörtüm sorulduğunda, para kaynakları yaratma (Gülüşmeler) ve Japonca'da akıcılık dedim. | TED | عندما سؤلت عن الأنشطة الممتعة والشريك المثالي، تحدث عن السيولة المالية، وإتقاني للغة اليابانية، |
| Donan marketlerle, likit sermaye akışının olduğu yeni yatırım imkânları arasındaki fark. | TED | وهو الفرق بين أسواق العمل التي تم تجميدها، وتدفق السيولة الرأسمالية في فرص جديدة للإستثمار. |
| Maalesef, likiditeye ihtiyacım olduğu için. | Open Subtitles | أعتقد هذا أنا في حاجة إلى المزيد من السيولة |
| Sonra nakit akışı problemleri yüzünden kaybedersin. | Open Subtitles | وستنهين الأمر بواسطة مشاكل السيولة النقدية. |
| nakit problemi çekiyorum bu aralar,ve şu yönetici iyice çekilmez olmaya başladı. | Open Subtitles | مشكلة في السيولة النقدية وذلك المدير في منتهى الغباء |
| Aslında şu anda biraz nakit sorunumuz var. | Open Subtitles | في الواقع، نفتقد لبعض السيولة في الوقت الرّاهن |
| Belki de arabayı satmalıyım, en azından elime nakit geçer. | Open Subtitles | ربّما عليّ بيع السيّارة، على الأقلّ نحصل على بعض السيولة منها. |
| nakit akışı. Bilirsin, o tip şeyler. | Open Subtitles | السيولة النقدية أنت تعلم بمثل هذه الاشياء |
| nakit sıkıntımız var. | Open Subtitles | الأمر وما فيه أن السيولة منخفضة بعض الشئ فقط |
| 12 Eylül Cuma günü Lehman Brothers'ın nakit parası bitmişti ve tüm yatırım bankacılığı sektörü hızla çöküyordu. | Open Subtitles | بحلول الجمعة 21 سبتمبر نفذت السيولة المالية من بنك الأخوة ليمان و كامل صناعة الاستثمار البنكى كانت تغرق بسرعة |
| Boş yer tüm nitelikleriyle beraber mutlak sıfır üstü sıvı olarak düşünülüyor viskozitesiyle, yoğunluğuyla, yüzey gerilimiyle... | Open Subtitles | فيها يتم تخيل الفضاء الفارغ بأنه شديد السيولة آخذين بعين الإعتبار جميعالخصائص.. اللزوجة، الكثافة، التوترالسطحي.. |
| Sovyetler Sonrası likidite Olayları nı yazan değil mi? | Open Subtitles | واحد الذي كتب السيولة الأحداث في ما بعد السوفياتي الأسواق |
| Biri, Frito-Lay'in tüketicilerdeki bu akıcılık olayını farketmesi. | TED | أحدها أن "فريتو- لاي" قد عرفوا سر السيولة مع زبائنهم |
| Elimizdeki likit paranın % 80'ini bu plana yatırmıştık. | Open Subtitles | أعتقد بأنه أسوأ من ذلك يا سيدي ، لقد قمنا بتحويل ثمانون بالمئة من السيولة الخاصة بنا لخطة التهدئة المدنية |
| Müşterilerin likiditeye dönüşebilecekleri tek yer buradasınız. | Open Subtitles | أنت المكان الوحيد الذي يمكن للعملاء أن يحصل فيه على السيولة |