| Ayrıca bu bölgede, tek bir insan bile AIDS veya verem tedavisi görmüyordu. | TED | ولا توجد ولا روح واحدة في المنطقة تم علاجها من الإيدز أو السُل. |
| Sporcular sıkça yakalanır. verem adamı sinsice yakalar. | Open Subtitles | الرياضيون يصابون به دائمًا السُل قد يُصيب أي شخص |
| Gel gelelim içindeki verem mikrobu beni ilgilendirir. | Open Subtitles | لكن كما ترى بكتيريا السُل التي بداخلك هي من شأني |
| Doktor akılcı biçimde yaklaşırsan, verem hiç sorun değil. | Open Subtitles | أيها الطبيب إذا تعاملت مع الأمر بعقلانية السُل ليس مشكلة كبيرة |
| Sanırım 1990'lardan eski bir senatoryum tüberküloz hastalarının tutulduğu yerlerden. | Open Subtitles | أعتقد أنها مصحة قديمة كانوا يستخدمونها للإحتفاظ بمرضى السُل في التسعينات |
| verem tedavisi gereken insanların yaklaşık yüzde 40'ı artık tedaviye erişebiliyor -- yalnızca 18 ay geçti, ve sıfırdan başlamıştık. | TED | حوالي 40 في المائة من الناس الذين أحتاجوا علاج السُل الآن يحصلون عليه-- في 18 شهراً فقط، إرتفاع من صفر عندما بدأنا. |
| Bu adamın, verem kurbanı olduğu tahmin ediliyor. | Open Subtitles | وهذا الرجل كان ضحية لمرض السُل. |
| Ancak verem; eski ve sinsi bir hastalıktır. | Open Subtitles | لكن السُل مرض خادع |
| Kendisi verem. | Open Subtitles | أصابه مرض "السُل |
| Sadece verem olarak görme. | Open Subtitles | ليس مجرد السُل |
| Çiçek hastalığı, verem. | Open Subtitles | الجدري، السُل |
| Çiçek hastalığı, verem. | Open Subtitles | الجدري، السُل |
| tüberküloz ve astımım var. Çok fena. | Open Subtitles | السُل والربو , فضيعين |