| Demek istediğim, burada bile, dün Caddenin karşısında yürürken, 500 yıl önce üç piskoposun idam edildiği yeri gösterdiler. Burada caddenin tam karşısında. | TED | يعني, حتى هنا, بالأمس كنت أسير في الشارع, وقيل أنّهم أعدموا ثلاثة أساقفة قبل 500 سنة , في الشارع المقابل. |
| Bir ay kadar önce, Caddenin karşısında park cezası yemiş. | Open Subtitles | حصلت على مخالفة وقوف السياره الشارع المقابل, مثل, قبل نحو شهر |
| Caddenin karşısındaki vücutçuyu dikizlemek için almasan dert etmezdim. | Open Subtitles | لم أكن لأمانع إن لم يستعيرها المغازل لاعب بناء الأجسام في الشارع المقابل |
| Apartmanındaki herkesle, postacısıyla Caddenin karşısındaki içki dükkânı sahibiyle de. | Open Subtitles | وكلّ مَن في مبناه وساعي بريده وصاحب المخمرة في الشارع المقابل |
| Haklısın, şehirden bir gün boyunca uzak kaldın ve birden sokağın karşısında çok detaylı bir cinayet işlendiğini buldun? | Open Subtitles | صحيح، إذا كنتِ بعيدة عن المدينة ليوم واحد والآن خرجت فجأة بتفاصيل جريمة قتل رُسمت على الشارع المقابل منّا |
| Sokağın karşısındaki morgdaki görevli. | Open Subtitles | أنه يعمل بالتحنيط في المشرحة في الشارع المقابل |
| Onu arayan fahişe Yolun karşısında. | Open Subtitles | تلك العاهرة التي اتصلت به تسكن في الشارع المقابل لم يترك مكانا في المدينة |
| Tek bulabildiğimiz, bulunduğumz yerin karşı sokağındaki çok küçük ve garip mağaza.. | Open Subtitles | الوحيد الذي استطعنا إيجاده هو مجرد متجر صغير جداً للحلويات في الشارع المقابل لموقعنا |
| Bu video kesidini lokantadan sokağın karşısından çektim. | Open Subtitles | لقد حصلت على التسجيل من الشارع المقابل |
| Caddenin karşısında neler oluyor? | Open Subtitles | ما الذي حصل في الشارع المقابل ؟ |
| - Evet, öyle. -Ben de Hendon House' a gidiyorum Caddenin karşısında | Open Subtitles | أنا ذاهب لهاندون هاوس في الشارع المقابل |
| Blue Pelican motelinde kalıyorum. Caddenin karşısında bir cafe var. | Open Subtitles | أنزل في نزل (بلو بيليكان)، ثمّة مقهى في الشارع المقابل |
| Blue Pelican motelinde kalıyorum. Caddenin karşısında bir cafe var. | Open Subtitles | أنزل في نزل (بلو بيليكان)، ثمّة مقهى في الشارع المقابل |
| Hey, Caddenin karşısında paten pisti var. | Open Subtitles | يوجد حلبة تزلج في الشارع المقابل |
| Şişman ve yaşlı turistlerin Caddenin karşısındaki metadon kliniğinin güzel manzarası için çıktıkları yer. | Open Subtitles | انه برج قديم للسياح يحتوي على منظر خلاب على الشارع المقابل للمستشفى |
| Duymamışsınızdır diye söyleyeyim, Caddenin karşısındaki arkadaşımız, Betty Young, daha yeni beynini uçurdu. | Open Subtitles | أأنتما مجنونتان؟ في حال لم تسمعا, صديقتنا من الشارع المقابل, بيتي يونغ قد قامت بتفجير دماغها |
| Bu bayan sokağın karşısında annesi oturan hanım. | Open Subtitles | هذه هي السيدة التى كنت أحدثك عنها، والتى تعيش أمها في الشارع المقابل لنا |
| sokağın karşısında bir eczane vardı. | Open Subtitles | هناك صيدلية في الشارع المقابل أيمكنني شراء شفرة حلاقة بـ 20 دولار؟ |
| Sokağın karşısındaki pizzacı iyi mi? - Ne? | Open Subtitles | مطعم البيتزا في الشارع المقابل هل هو جيد؟ |
| - Belki. Sokağın karşısındaki New Jersey Federal Bankası. | Open Subtitles | بنك نيوجيرسي الفيدرالي الأول في الشارع المقابل |
| Yolun karşısında kendi berbat pizzacısını açmadan önce bizde çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يعمل لحسابنا منذ سنوات قبل أن يفتتح محل البيتزا الرديء في الشارع المقابل |
| Nick'in karşı sokağındaki başka bir evde başka bir ceset bulundu. | Open Subtitles | وعثر على جثة أخرى في منزل آخر في الشارع المقابل ل نيك |
| Onu sokağın karşısından vurdu. | Open Subtitles | لقد... أطلق عليها من.. من الشارع المقابل.. |