| - Bir saat önce bir İngiliz Hanımla birlikte çay içiyordum. | Open Subtitles | كيف ؟ لقد كنت اتناول الشاى منذ ساعة مع سيدة انجليزية.. |
| Kriz ya da değil, hiçbir şey çay saatini aksatamaz. | Open Subtitles | أزمة أم لا, لا يجب أن يتداخل شيئاً مع الشاى |
| Ve sinemadan çıktıktan sonra beni evine çay içmeye davet etti. | Open Subtitles | و بعد أن تركنا السينما ، دعتنى فى بيتها على الشاى |
| KızıI Haç'ın bir daha gelene dek elimizde kalan son çayı. | Open Subtitles | أخر ما تبقى من الشاى حتى يعبر الصليب الأحمر مرة آخرى |
| Sana bir bardak çay yapacağım ve bütün bu olanları konuşacağız. | Open Subtitles | سأعد لك كأسآ من الشاى وسنتحدث عن كل شئ الآن، حسنآ؟ |
| Dört yaşımdayken annemin çay altlığıyla bir örümcek öldürdüğünü gördüm. | Open Subtitles | عندما كنت فى الرابعه شاهدت امى تقتل عنكبوتا بملعقته الشاى |
| Kakule çayı içmiştim bir zamanlar, ama bu köpüklü çay da neyin nesi? | Open Subtitles | لقد شربت الشاى مع حبات الهال مرات كثيرة ولكن ماذا تعنى بالشاى والرغوة؟ |
| Nihayet çay içip sohbet etme teklifimi kabul ettiniz demek! | Open Subtitles | أخيراً قبلت دعوتى لك إلى تناول الشاى و تبادل الحديث |
| Burada sessizce otur. Ben de sana bir fincan çay getireyim, tamam mı? | Open Subtitles | لذا اجلسى هنا بهدوء ، وسأحضر لكى كوبا جميلا من الشاى ، حسنا؟ |
| Saat 16:00 ile 17:00 arasında çay çadırında hizmet veriyordun. | Open Subtitles | هل كنتى تقدمين الشاى فى الخيمة ما بين الرابعة والخامسة |
| İlki cesedin terk edildiği yerden... ve ikincisi, çay odasından. | Open Subtitles | الاولى من الموقع حيث القيت الجثة والثانية.. من غرفة الشاى |
| Gel, eve gidip, biraz çay içelim ve hepsini unutalım. | Open Subtitles | هيا بنا , سنعود إلى المنزل ونشرب الشاى وننسى ما حدث |
| Gel, eve gidip, biraz çay içelim ve hepsini unutalım. | Open Subtitles | هيا بنا , سنعود إلى المنزل ونشرب الشاى وننسى ما حدث |
| -Buzlu çay yapmıştım.Bardak ister misiniz? | Open Subtitles | لقد كنت أحضر بعض الشاى المثلّج أتريد كأساً؟ |
| Çünkü çay partilerinizde anlatabileceğiniz hikayenin mutlu bir sonu oldu. | Open Subtitles | هذا يضع نهايه سعيده للقصه التى ستحكيها اثناء حفلات الشاى الخاصه بك |
| - çay sevmiyorsan panç var. | Open Subtitles | يوجد عقاب إذا لم تكونى تحبين الشاى ولكننى أحب الشاى |
| Kit 3:30'da çay olduğunu söyledi. | Open Subtitles | . لقد قالت كيت أن الشاى فى الثالثة والنصف |
| Nereden geldiğini veya nereye gittiğini bilmiyoruz ama bir çaya ne dersin? | Open Subtitles | حسناً ، إننا لا نعرف من أين جئت أو إلى أين تذهب ، لكن هل تود فى احتساء فنجان من الشاى ؟ |
| çayın içine karıştırınca kokusundan anlaşılıyor. | Open Subtitles | ، عندما يوضع فى الشاى يكون له رائحة مميزة |
| Şimdi, bu bitkiyi eve götür, çayını iç ve iyi olacaksın. | Open Subtitles | الان خذ هذه الاعشاب للبيت واشربها مع الشاى وسوف تكون بخير |
| Ben çaydan bahsediyorum. - O da öyle. Önce tadına bakın. | Open Subtitles | أنا أتحدث عن الشاى ــ وهذا أيضا جيد تذوقه فى البداية |
| Efendim, buzlu Çayınızı içip, tükürdüğümde bütün gün iç çamaşırımda elma ile yürüdüğüm için düzgün düşünemiyordum. | Open Subtitles | سيدى , عندما شربت و بصقت فى الشاى لم اكن افكر بوضوح لأننى كنت اتجول طوال اليوم و هناك تفاحة فى سروالى |
| - çay molasında değil misiniz siz? - Evet, ama Çayımı içmedim daha. | Open Subtitles | يجب ان تستعد لشرب الشاى ولكنى لم اشربه بعد |
| Annem buraya gelirse çayına katmamı tembihlemişti. | Open Subtitles | قال إذا هى أتت يجب ان أضعه فى الشاى الخاص بها |
| Kuzey Hindistan bölgesinin çayları yeteri kadar koyu oluyor. | Open Subtitles | هناك بعض أنواع الشاى من الهند الشمالية ثقيلة بما يكفى |
| Ama bir fincan çayla, elini biraz tutmam yetti. | Open Subtitles | اعطيتها كوبا من الشاى و امسكت بيدها شويه |
| Neyse ki jeneratörümüz ve bir sürü bisküvi ve çayımız var. | Open Subtitles | من حسن الحظ فأننا لدينا مخزون كافى من الشاى و البسكويت |
| - Evet, bunu anlayabiliyorum. Oh, işte Çayınız. | Open Subtitles | ها هو الشاى |
| Çayıma ne koydunuz? | Open Subtitles | ماذا كان فى الشاى ؟ |