| Kodunu yazmadıkları için bütün sevkiyat diğer Gharapuri'ye gitmiş. | Open Subtitles | لم يكتبو الرقم, لذا الان لقد ارسلو كامل الشحنة الى جاربوري الأخرى |
| En az bir düzine ağır silahlı Angelico üyesinin sevkiyatı koruyacağını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نتوقع تواجد درزينة على الأقل من جنود الأنهليكوس المسلحين الذين يحرسون الشحنة. |
| Ya da daha demin bir kargo yolladim, ve simdilik sadece purom var. | Open Subtitles | أو انني أرسلت الشحنة للخارج للتو وفي هذه اللحظة لا أمتلك إلا السيجار |
| kargoyu alacak kadar kalacağım. | Open Subtitles | أنا سوف أكون هناك لمدة طويلة لتحضير الشحنة |
| Lyon'dan Remy Şirketi aradı, oraya teslimat yapılıyor mu diye soruyorlar. Elbette. | Open Subtitles | سيدي الشحنة القادمة من ليون غنها بالأسفل، هل نرسلها؟ |
| Sanırım sevkiyatın yeri, Danny'nin babasının evindeki odasının duvarında yazıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن موقع الشحنة مكتوب على جدار في غرفة داني في منزل والده |
| Teslimattan önce 5 milyon ödersiniz ve sevkiyat tamamlanınca 5 milyon daha. | Open Subtitles | ستدفع 5 مليون قبل التسليم و5 عندما تستلم الشحنة. |
| Bu sevkiyat neden dikkat çekti? | Open Subtitles | إذن لماذا هذه الشحنة بالتحديد ترفع الرايات الحمراء؟ |
| Eğer sevkiyat yeni yapılmamışsa kim bilir kaç kişi ölecek. | Open Subtitles | إذا لم نستعد تلك الشحنة قريبا من يعرف كم عدد من سيموت؟ |
| Fred, bu arabalarda tüm bu sevkiyatı gönderebilir miyiz? | Open Subtitles | فريد, هل نستطيع شحن هذه الشحنة كاملة على هذه السيارات ؟ |
| İlk sevkiyatı işaretleyip nereye gittiğini takip edebiliriz. | Open Subtitles | نحن يمكن أن نعلم الشحنة الأولى لنرى أين تذهب |
| Tutulmakta olduğu kargo bölümüne girdiklerinde, o çoktan gitmişti. | Open Subtitles | حين اقتحموا الشحنة بالمكان به اختبأنا, كان قد ذهب. |
| kargo yanlış şehre gitmiş. | Open Subtitles | الشحنة من نوفلتي الغربية ذهبت إلى مدينة خاطئة |
| Bazı kişiler bu kargoyu şüpheli olarak yorumlasa da, Tanrı'ya şükür tek başına şüphe duymanın şuç teşkil etmediği bir dünyada yaşıyoruz. | Open Subtitles | وبينما أناس معينون قد يرتابوا ، فى هذه الشحنة حمداً لله نحن نعيش فى عالم الريبة به لا تعتبر جريمة |
| teslimat, Havana'da Çarşambadan önce tamamlanmalı. | Open Subtitles | الشحنة يجِب أن تكون في هافانا قبل الأربعاءِ |
| Bu yüzden sevkiyatın gitmesi gereken yere gitmesini sağlamanı istiyorum. | Open Subtitles | لهذا أريد منك أن تتأكد بأن الشحنة ستصل إلى المكان حيث يجب أن تكون |
| Benden Fuke'ların bir saat içinde Jersey'den malı alacaklarını söylememi istedi. | Open Subtitles | أراد أن يخبرني أن الفيوكس سيتسلمون الشحنة في جيرسي خلال ساعة |
| Bu mallar gerçek aşılarla bir kere karıştı mı bir daha kimse farkı anlayamaz. | Open Subtitles | عندما تُخلط هذه الشحنة مع اللقاحات الحقيقية لن يتمكن أحد من التفريق بينها |
| Bana yardım et, yoksa teslimatı sana gelmeden yok ederim. | Open Subtitles | تساعدني، أو سأنسف تلك الشحنة قبل أن تصل إليك حتى |
| Bu tamamen iş. Yeni anlaşma için bir hayli mal topladım. | Open Subtitles | هذا بخصوص عملنا، لقد كنت أعدّ الشحنة من أجل صفقتنا القادمة |
| Sonra da doktorlardan, Bennett veya Sebastian'ı al kargonun durumunu birlikte kontrol edin. | Open Subtitles | ثم أبحث عن أحد الدكاترة بينيت أو سيباستيان ثم تأكد من وضع الشحنة بطريقك |
| Bir iyondaki net yük iyondaki proton sayısı eksi elektron sayısına eşittir | TED | صافي الشحنة في الأيون يساوي عدد البروتونات في الأيون ناقص عدد الالكترونات. |
| Hislerime göre Gemi enkazının araştırılması için baskı yapmaya gerek yok. | Open Subtitles | في رايي أن البحث في نوعية الشحنة لن يفيد |
| Paket hakkında soru soruyorlar. Ekibin hazırlanması lazım. Beyaz Saray'a mı yoksa kampanya tanıtımına gidiyoruz? | Open Subtitles | يسئلون عن الشحنة ليستعد الفريق بها البيت الأبيض أم الحملة الانتخابية؟ |
| Belki de malları gümrüğün ilgisi azalana kadar saklamayı düşünüyordu. | Open Subtitles | ربما يظنُ أنَ بإمكانهِ إخفاء الشحنة حتى تفقدَ الجمارك الإهتمام |