| Kuzeydoğu'lu ya da San Francisco'lu değilim. | TED | ولم أكن من الشمال الشرقي أو من سان فرانسيسكو. |
| Örneğin, burada, elit bir Kuzeydoğu üniversitesinin öğrencilerinden oluşan gerçek bir ağ var. | TED | لذا، على سبيل المثال، ها هي شبكة حقيقية لطلاب جامعة لنخبة في جامعة الشمال الشرقي. |
| Efendim, hedef bölgede kuzeydoğuya uçan yabancı bir hava taşıtı tespit ettik. | Open Subtitles | سيدي، لدينا طائرة غير معروفة تتحرك في الشمال الشرقي في المنطقة المحددة |
| Kuzeydoğuda hayatta kalanların, | Open Subtitles | إلى كلّ أؤلئك الذين مازالوا بداخل المنطقة المصابة في الشمال الشرقي |
| Gelecek yaz sonuna kadar Kuzeydoğudaki en büyük dağıtıcı olacağız. | Open Subtitles | بنهاية الصيف القادم سنكون أكبر موزعين في منطقة الشمال الشرقي. |
| Şimdi Ay, Kuzeydoğudan yükseliyor. | TED | يظهر القمر الآن في الشمال الشرقي للبلاد. |
| Kuzey, Kuzey Doğu. Kobra adasına gidiyoruz. | Open Subtitles | وجهها نحو الشمال الشرقي حيث جزيرة الكوبرا |
| Kapısında altı tane Federal Ajan'la Kuzeydoğu'daki motel odasında. | Open Subtitles | حجرة فندق في الشمال الشرقي مع ستة ضباط فيدراليين على بابه |
| Bunun son yarım saat içinde olduğunu farz edersek ve düşmanın doğuya doğru gittiğini düşünürsek Ventura İlçesi'nin Kuzeydoğu geçitinde bir yerlerde olması gerekiyor. | Open Subtitles | بافتراض أن هذا تم في النصف ساعة الماضية وأن الخاطف كان باتجاه الشرق، فهو في مكان ما في الطريق الشمال الشرقي من فينتورا كاونتي |
| Sinyal, Kuzeydoğu köşesinin artı ya da eksi üç metre ötesinden geliyor. | Open Subtitles | على بعد ثلاث أمتار من الشمال الشرقي للمبنى |
| Biz Jersey Varsity basketbol takımıyız. Kuzeydoğu bölge şampiyonu. | Open Subtitles | نحن فريق لكرة السلة نيوجيرسي أصحاب بطولة الشمال الشرقي |
| Efendim, hedef Kuzeydoğu köşesinde belirdi. | Open Subtitles | سيدي، الهدف يتحرك في أتجاة الشمال الشرقي |
| Yani ne Driscoll hastanesinde ne de Kuzeydoğu'da | Open Subtitles | أعني ليس في مقاطعة دريسكول ليس في مقاطعات الشمال الشرقي |
| Tamam. Adam: Alçak basınç ilerliyor, senden uzağa ama yine de ilerliyor. Belli ki kuzeydoğuya ilerliyorsun ve arkada da yüksek basınç var. | TED | بحار: نتجه إلى انخفاض أمامك لكنه يبتعد، وأنت على ما يبدو تتجهين جهة الشمال الشرقي وهناك ارتفاع خلفنا. |
| Poultry, İngiltere'nin doğusundan gelip, kuzeydoğuya doğru uzanıyordu. | TED | الدواجن كانت تأتي من أنجيليا الشرقية و غيرها إلى الشمال الشرقي. |
| Trafik kuzeydoğuya ilerliyor. Yükselti belirsiz. | Open Subtitles | مازال يتحرك في إتجاه الشمال الشرقي الإرتفاع غير محدد |
| Kardeşimin Kuzeydoğuda bir kredi kartı olayı var. | Open Subtitles | أخي يمتلك بطاقة بنكية مفعلة في الشمال الشرقي |
| Hayır, hayır. Oradan gelmiyor. 1,5 km Kuzeydoğudaki bir binada. | Open Subtitles | لا إنها ليست آتية من هناك إنه بناء يقع على بعد ميل واحد إلى الشمال الشرقي |
| Efendim, radar Kuzeydoğudan yaklaşan bir hedef gösteriyor! | Open Subtitles | ايها الملازم الرادار التقط شئ شئ كبير يتحرك من ناحية الشمال الشرقي |
| Kuzey Kutbu Okyanusu boyunca Kuzey Doğu geçişini izleyecek. | Open Subtitles | التي ستتولى رصدممر الشمال الشرقي عبر المحيط المتجمد الشمالي |
| Kuzey doğuya bakmalı, güneybatıya değil, ki bu öyle. | Open Subtitles | الشمال الشرقي كواجهة، لا الجنوب الشرقي، الأمر الحاصل |
| Tamam, ama Kuzeydoğunun katil şehrine gitmeden önce sana bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | نستطيع لكن قبل ان نذهب لعاصمة القتل في الشمال الشرقي اردت ان اخبرك شيئا |
| - Siz artık Northeast hastanesinde değilsiniz sanırım? | Open Subtitles | لم تعودي تعملين لدى مستشفى الشمال الشرقي العام ؟ |
| Herkese günaydın sevgili Yukarı doğu Yakalılar. Gossip Girl karşınızda. | Open Subtitles | صباح الخير يا يا سكان الشمال الشرقي هنا فتاة النميمة |
| Günaydın, Yukarı doğu yakası sakinleri. Karşınızda dedikoducu kız. | Open Subtitles | صباح الخير يا يا سكان الشمال الشرقي هنا فتاة النميمة |