| Ardından, son olarak, bir sokak sanatçısı tarafından boyanarak bu müthiş ve devasa mobil serginin bir parçası oluyorlar. | TED | وأخيرا تم الرسم عليها عن طريق فناني الشوارع. لتصبح جزء من جزء من معرض فني ضخم ومدهش ومتجول أيضا. |
| Google sokak Görüşü arabası da aynı park cezasını görüyor. | TED | هذه سيارة تصوير الشوارع لقوقل وقد حصلت على نفس المخالفة. |
| Zihinsel uyarı için bir kitap iyidir ama nefret ettiğim bir şey varsa o da çok miktarda nüsha ile sokaklarda uğraşmaktır. | Open Subtitles | ان الكتاب شئ جيد لتنبيه العقل لكن, لو كان هنا شيئا احتقره , هو المعاناة فى الشوارع حاملا كميات كبيرة من المطبوعات |
| Ama sokaklarda ateş edildiğini ve cinayetleri okurlarsa ne düşünürler? | Open Subtitles | لكن إن سمعوا عن قتال فى الشوارع ماذا سيعتقدون ؟ |
| Ya da sokakları temizlersin. Pek iyi değil ama daha kötüsü de olabilirdi. | Open Subtitles | .أو تستطيعين كنس الشوارع إنه شيء سيء لكنه من الممكن أن يصبح أسوأ |
| Seni eğitip korkunu nasıl yeneceğini gösteririm. Seni sokaklardan alırım. | Open Subtitles | يمكن أن أدربك للتغلب على مخاوفك وابعادك عن حياة الشوارع |
| Kendi adıma, çocuklarım adına korkuyorum. sokakta yürümeye bile korkuyorum. | Open Subtitles | انا خائف علي نفسي علي اطفالي اخاف السير في الشوارع |
| Amerika'da gayler sokaklara dökülüyor ve eşit haklar için savaşıyor. | Open Subtitles | الناس في أمريكا يخرجون إلى الشوارع ويقاتلون من أجل المساواة |
| Bu sokak anatomisi çok büyüleyici çünkü tıptan çok ayrı bir noktada. | TED | والتشريح في الشوارع هذا أخَاذ جدا لأنه الأكثر بُعدا عن عالم الطب. |
| Tekli yollar yerine çoklu yollara izin veren bir sokak ağı ve tek bir çeşit yerine pek çok çeşit sokak sağlıyor. | TED | هي شبكة طرق والتي تتيح العديد من الطرق بدلاً من الطرف المفردة وتوفر العديد من أنواع الشوارع بدلا من نوع واحد فقط. |
| Belki de Mısırlı sokak çocuklarıyla ilgili bir yazı yazarım. | Open Subtitles | في الحقيقة انا اكتب مقال عن اطفال الشوارع في مصر |
| Burası bir dans okulu Bratislava'da bir sokak köşesi değil! | Open Subtitles | هذه مدرسة للرقض وليس مكان فى الشوارع فى الاحياء الفقيرة |
| Karım ve 3 çocuğum var. Ben de onun sokaklarda gezmesini istemem. | Open Subtitles | لدي زوجة و 3 أطفال ولا أريد أن يطلق سراحه في الشوارع |
| Her gece sokaklarda dolaşmak, tanımadığın kişilerle yatıp, yeniden ayağa kalkabilmek. | Open Subtitles | التسكع في الشوارع ليلة بعد ليلة السقوط ثم النهوض مرة أخرى |
| Bu sokaklarda iki kişiyi öldürdü. Ve üçüncüyü öldürmeye hazırlanıyor. | Open Subtitles | لقد قتل شخصان في هذه الشوارع وعلى وشك قتل الثالث |
| Bu gelişmekte olan toplumlarda toplumun direği kadınlar, ama sokakları tutan hala erkekler. | TED | عندما تذهب الى تلك المجتمعات النامية, تكون المرأة هي عامود المجتمع, لكن الرجال هم من يسيطرون على الشوارع. |
| Onu birden sokaklardan çekersek bu organizasyonda derine inme şansımızı kaybederiz. | Open Subtitles | قد نبعده بالإجبار عن الشوارع لنخرب فرصة العودة في هذه المنظمة |
| Promisin onu öldürmemiş. sokakta kalmış bir hali de yok. | Open Subtitles | الحقنه لم تقتلها ,انها حتى لم تعد تعيش فى الشوارع |
| Aslına bakarsanız aileleri sokaklara çıktı. Ama onları desteklemek için. | TED | وإنما خرج والديهم إلى الشوارع وقدموا لھم الدعم، |
| Sakin görünebilir ama sokakların ne kadar güvenilir olduğu konusunda fikrimiz yok. | Open Subtitles | قد يبدو هادئاً و لكن ليس لدينا فكرة عن مدى أمان الشوارع |
| En ufak esinti rüzgâr kulelerinde yakalanır ve aşağıya, sokağa yönlendirilir. | Open Subtitles | وكل هبة هواء يلتقطها برج هواء وتقاد هبة الهواء إلى الشوارع |
| Güvenlik görevlileri beni gömleğimin yakasından tutup caddelerde gezen ayyaşlar gibi dışarı attılar. | Open Subtitles | كان لديهم حارس أمن أمسكني من ياقة قميصي وكأنّني واحد من مُشردي الشوارع. |
| Ve tören alayının yürüyeceği bütün caddeler, merkezde, yani buradaki büyük meydanda birleşiyor. | Open Subtitles | وجميع الطرق تلتقي هنا في الساحة الكبيرة حيث الاستعراضات تجرى هنا في الشوارع |
| Ve ayrıca bütün işlemleri evinizin rahatlığında, sokaktan almanın getirdiği risklerden uzak bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz. | TED | يمكنك فعل ذلك وأنت مرتاح بمنزلك، دون المخاطرة المرتبطة بالشراء في الشوارع. |
| Mesela Google, geçen yıl Fransa'daki her bir konumu 2 saatte haritada işaretlediğini duyurdu ve cadde numaralarını okumak ve tanımlamak için cadde görüntülerini bir derin öğrenme algoritmasında kullandılar. | TED | وكمثال فإن جوجل أعلنت العام الماضي أنهم رسموا خريطة لكل مكان بفرنسا في ساعتين وقد فعلوا هذا عن طريق إدخال صور للشوارع لخوارزمة التعلم العميق للتعرف على وقراءة أرقام الشوارع |
| caddeleri kontrol edip, elimize daha fazla bilginin geçeceği an için hazır olacaklar. | Open Subtitles | سوف يعملون في الشوارع. سيكونون مُستعدّين للتحرك عندما تكون لدينا المزيد من المعلومات. |
| İnanın bana, başlangıçta ben de sokaktaki serserilerden biri olduğunu sandım. | Open Subtitles | صدقني ، في البداية كنت أعتقد انه رجل مجنون من الشوارع |
| Kiramı ödemek içinse şehrin sokaklarında çekçek sürüyorum ki çağdaş bir evsiz olmayayım. | Open Subtitles | أدفع الأيجار أحمل تلك العربة في الشوارع مثل شخص مشرد في أماكن متحضره |