| Aslında şerif olmak, isteyeceğim son şeydir, ama ben bir yemin ettim. | Open Subtitles | تَعْرفُ، شخصياً، أنْ اكُونَ مُديرَ شرطة الشيءُ الأخيرُ أُريدُ، لَكنِّي أقسمتُ قَسَماً، |
| Kazara annelik bir kadının başına gelebilecek en güzel şeydir. | Open Subtitles | الأمومة العرضية هي الشيءُ الأعظمُ الذي يمكن أن يحدث للمرأة |
| Aşk, tatlı aşk... gerçekten de dünyada çok az olan belki de tek şeydir. | Open Subtitles | الحبّ، يا أحبائي.. ربما حقَّاً إنَّه الشيءُ الوحيدُ الصَغير جداً هناك |
| O hikayelerde ki Olay şu... hepsi doğru. | Open Subtitles | هنا الشيءُ حول تلك القصصِ... هم كُلّ الصدق. |
| Pekala, Olay şu... | Open Subtitles | الموافقة، يَرى، هنا الشيءُ: |
| Yapacağım tek bir şey var. O da seni havaya uçurmak. Seni... | Open Subtitles | الشيءُ الوحيد، الذي سأقوم بفعله هو تفجيرك، تفجيرك الآن |
| Ama beni mutsuz edebilecek tek şey bu, değil mi? | Open Subtitles | لكن ذلك الشيءُ الوحيدُ الذي يُمْكِنُ أَنْ يَجْعلَني حزين، حقّ؟ |
| Seks, yayınevlerini ayakta tutan tek şeydir. | Open Subtitles | الجنس الشيءُ الوحيدُ الذي يَبقي دور نشركَ عائماً. |
| Kavga etmek kaçamayacağın bir şeydir. | Open Subtitles | القتال هو الشيءُ الذي تود تَفاديه. |
| Tek nefret ettiğim şeydir. | Open Subtitles | هو الشيءُ الواحد أَمْقتُ. |
| En kötü yaptığım şeydir hal bu ki. | Open Subtitles | ذلك الشيءُ أَنا أسوأ في! |
| Tamam, Olay şu. | Open Subtitles | حسنا، هنا الشيءُ |
| - Şey, Olay şu. | Open Subtitles | - جيّد، هنا الشيءُ. |
| Olay da bu. | Open Subtitles | ذلك الشيءُ. |
| Bana hala gizemli geliyor ama emin olduğum bir şey var. | Open Subtitles | لازالَ لغزًا من نوعٍ ما لكن الشيءُ الوحيد الذي مُتأكدٌ بهٍ أنا... |
| Çünkü şöyle bir şey var. | Open Subtitles | ' سبب هنا الشيءُ. |
| Ama şöyle bir şey var. | Open Subtitles | لكن هنا الشيءُ. |
| Ama şu anda yapmayı istediğim tek şey bu. | Open Subtitles | لَكنَّه الشيءُ الوحيدُ أُريدُ أَنْ أعْمَلُ الآن. |
| Hayatımda gördüğüm en saçma şey bu. | Open Subtitles | ذلك الشيءُ الأكثر ضحكاً أنا أَبَداً رَأيتُ. |