| Ama ben istiyorum belki yanlış şeyler söyleyebilirim ama artık ortak bir hayatı paylaşıyoruz. | Open Subtitles | لكنني اريد ذلك و يمكن أن أقول الشيء الخاطئ لكن لأننا في هذا الوقت سنتشارك حياتنا |
| Yanlış insanlarla yanlış şeyler yapıyorsun, öleceksin. | Open Subtitles | تفعل الشيء الخاطئ مع شخص خاطئ ستموت |
| Bak, onları bırakmak, şu anda tam da yapılacak yanlış şey. | Open Subtitles | أسمع،أنتركهمهوبالضبط.. الشيء الخاطئ الذي أفعله الآن. |
| Yaptığım tek yanlış şey | Open Subtitles | الشيء الخاطئ الوحيد الذي فعلته قبلا |
| Asıl mesele elimizdeki bu teknolojilerin aslında Yanlış şeyi ölçüyor olması. | TED | لذا فإن النقطة هي أن هذه التقنيات التي نمتلكها تقيس بالفعل الشيء الخاطئ. |
| Hayatın ilginç bir ironisi bu, Yanlış şeyi doğru zamanda yapmak. | Open Subtitles | أفترض أن هذا هو واحد من السخرية من الحياة: فعل الشيء الخاطئ في اللحظة المناسبة. |
| yanlış şeye odaklanıyorsun bence. | Open Subtitles | اعتقد انك تقومين بالتركيز على الشيء الخاطئ |
| Lincoln, bazen doğru bir amaç uğruna yanlış şeyler yaparız. | Open Subtitles | لينكولن)، أحيانا عليك أن تفعل الشيء الخاطئ) للأسباب الصحيحة لأنه لا مفر من هذا |
| Yanlış şeyi söyleyecek ya da yapacağım ve o daha da kötüleşecek ve sorumlusu ben olacağım. | Open Subtitles | سأفصح عن ذلك أو سأفعل الشيء الخاطئ و سيصبح الأمر أكثر سوءً، وسيكون ذلك خطئي |
| Yanlış şeyi arıyordunuz. | Open Subtitles | كنتم تبحثون عن الشيء الخاطئ. |
| Yanlış şeyi arıyorsunuz. | Open Subtitles | أنّك تبحث عن الشيء الخاطئ. |
| Buradaki yanlış şeye odaklanmayacak mıyız? | Open Subtitles | ألسنـا مركزين على الشيء الخاطئ هنا؟ |
| Pekâlâ, şu an yanlış şeye kızdım. | Open Subtitles | الآن أنا غاضب على الشيء الخاطئ |