| Kolay olmayacağını biliyorum, ama seni temin ederim ki, eğer geri dönersen, eninde sonunda, doğru şeyi yaptığını fark edeceksin. | Open Subtitles | أعلم أنه لن يكون سهلاً عليك لكنني أعدك، إن رجعت ستدرك في النهاية أنه الشي الصحيح الذي يجب عليك فعله |
| Açıkçası, senin sağlam durup doğru şeyi yapacak cesarete sahip olduğunu ummuştum. | Open Subtitles | يجب علي أن أقول لقد تمنيت حقاً أن تكون ذاك النوع من الرجال الذي يتحلى بالشجاعه لكي يقف ويفعل الشي الصحيح |
| Doğru zamanda doğru şeyi yaptın... | Open Subtitles | فعلت الشي الصحيح في الوقت الصحيح |
| Tüm hepsinin hakikati düşünmesi doğru şey olduğu gibi aynı zamanda dünyanın sonuydu. | Open Subtitles | جميعهم اعتقدوا أن الحقيقة هي الشي الصحيح ولكنها في الحقيقة هي نهاية العالم |
| Ya kafanızın içindeki küçük sestir bu veya doğru olanı yaptığınız zaman sahip olduğunuz içgüdüsel histir, yani kâğıt torbayı seçtiğinizde veya benzin tasarruflu arabayı aldığınızda. | TED | انما هو الصوت الصفير في موخرة روسكم او ذالك الاحساس العميق الذي يأتيكم عندما تقوم بفعل الشي الصحيح فعدما اخذتم الكيس الورقي او عندما قمتم بشراء سيارة مقتصدة للوقود |
| doğru şeyi yapmak istedim. | Open Subtitles | لانني اردت ان افعل الشي الصحيح |
| Ve şimdi de doğru şeyi yapman gerekiyor. | Open Subtitles | والان يجب ان تفعل الشي الصحيح |
| - Ben doğru şeyi yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | --احاول فعل الشي الصحيح --اعلم بانه ليس يبدو مثل هذا الطريق الان ... |
| - Evet, o zaman yapılacak doğru şey gibi gelmişti. - Tamam. | Open Subtitles | حسنا ، لقد بدى لي وكأنه الشي الصحيح لفعلة في ذلك الوقت |
| Biliyor musun, sürekli doğru şey hakkında konuşuyorsun ama o doğru şey ne, en ufak bir fikrimiz yok. | Open Subtitles | هل تعرف ، انت تستمر في قول فعل الشي الصحيح ونحن ليس لدينا فكرة ما هو الشي الصحيح |
| Sen doğru olanı yapan bir insansın. | Open Subtitles | انت من الناس التي تفعل الشي الصحيح |
| Sen doğru olanı yaptın. | Open Subtitles | لقد فعلتِ الشي الصحيح أنتِ تعرفين ذلك |