| Bu şiddet dolu bir rekabet, her bitki Güneş ışıkları karşısında çaresiz. | Open Subtitles | وهذا بدوره أثار منافسة شرسة، كلّ نبات شديد الحاجة إلى أشعّة الشّمس. |
| Aslında her insan, kilogram başına Güneş'ten 6000 kez daha çok ısı üretebilir. | Open Subtitles | في الواقع ، كل إنسان يولّد حرارة 6000 مرّة اكثر من الشّمس للكيلوجرام. |
| Tam Güneş tutulmasında, iki veya üç dakika boyunca, Ay, Güneş'i tamamen kapatır, tarif etmesine göre büyüleyici bir görüntü oluşturur tüm doğada. | TED | في الكسوف الشمسي الكامل، لمدّة دقيقتين أو ثلاث، يحجب القمر وجهَ الشّمس تماماً، ليخلق ما وصفَه بأنّه أكثر مشهد مهيب في الطبيعة برمّتها. |
| Bu olaya güneşi de eklersek ciddi bir sorunumuz var gibi. | Open Subtitles | إنّها بفعل الشّمس. إذاً, لدينا مشكلة حقيقيّة. |
| Bir Gün çok geç odama dönüyordum, yokuştaki kalan son insandım, Güneş daha yeni batmıştı. | Open Subtitles | لقد قدمتُ في يومٍ من الأيّام متأخِّراً فكنتُ آخر شخصٍ قد بقيَ بالمُنحدَر بينماَ لم تمضِ ثوانٍ على مغيب الشّمس |
| - Peki, Güneş yağı süründünüz mü? | Open Subtitles | حَسناً،لَهُ أنت الوقاية من الشّمس المُتْعِبة؟ |
| Bence hatta Güneş bu yerde hiç var olmadı. | Open Subtitles | لا أعتقد أن الشّمس حتى موجودة في هذا المكان |
| Bence hatta Güneş bu yerde hiç var olmadı. | Open Subtitles | لا أعتقد أن الشّمس حتى موجودة في هذا المكان |
| O yüzden de Güneş kremine bu kadar da ihtiyacın yok. | Open Subtitles | لذلك لن تكون بحاجة إلى كل هذا الواقي من الشّمس |
| Dünya, Güneş ışıklarıyla size dokunuyorsa, siz de Güneş kremi kullanın. Buzlu kahve, millet. | Open Subtitles | عندما العالم يرسل لك شمسان إستعمل مرهم الوقاية من الشّمس |
| Farkında olmadığımız halde Güneş'in etrafında hareket ediyor olabiliriz. | Open Subtitles | يمكن أن تتحرّك حول الشّمس بدون أن ندرك الوضع |
| Bir ara sorunun Güneş'in tutarsızlığında olduğunu söylemiştiniz. Evet söyledim, güzel... | Open Subtitles | ذكرت ذات مرّة أن المشكلة تكمن في تضارب الشّمس |
| Biz çevresinde döndüğümüze göre Güneş merkezde olmalı. | Open Subtitles | يجب أن تكون الشّمس في المركز بما أنّنا ندور حولها |
| Bu iki ateşin de Güneş'in kışın ve yazın ki sıra dışı konumları olduğunu. | Open Subtitles | واللهبين يمثّلان وضعيتا الشّمس بالنّسبة لها في الشّتاء وفي الصّيف |
| Güneş yükseldiğinde cesetlerinizi toplayacak kimse kalmayacak. | Open Subtitles | عندما تطلع الشّمس لن يكون هناك أحدٌ ليجمع جُثتكم |
| Yıllardır Güneş ışığı görmemiş olmalı. | Open Subtitles | على الأرجح أنّه لم يرَ ضوء الشّمس منذ سنوات. |
| Konuşmalarda çaprazlama ya da Güneş lekelerinin etkileşimi olabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون حديثاً متبادلاً أو بسبب الشّمس أو ما شابه |
| Burada her şeyi kontrol ediyorlar, güneşi bile. | Open Subtitles | يسيطرون على كل شيء هنا حتى الشّمس |
| Burada her şeyi kontrol ediyorlar, güneşi bile. | Open Subtitles | يسيطرون على كل شيء هنا حتى الشّمس |
| gece yarısına kadar sonra tekrar uyuyorlar gece 2 den Güneşin doğuşuna kadar. | TED | وحتى منتصف الليل ثمّ ينامون مرّة أخرى من حوالي الثّانية صباحا و حتّى شروق الشّمس. |
| Kareem Al-Shams. | Open Subtitles | (كريم الشّمس). |