| Doğru olanı yapmanız için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor? | Open Subtitles | كم من الناس يجب أن يموتوا أمامك يعمل الشّيء الصّحيح؟ |
| Büyük doktorlarınsa doğru olanı yapacak cesaretleri vardır. | Open Subtitles | الأطباء العظماء عِنْدَهُمْ الأحشاءُ للعَمَل الشّيء الصّحيح. |
| Yanlış davrandığımı düşünebilirsin ama benim doğru olanı yaptığımdan şüphem yok. | Open Subtitles | لكن ليس هناك a شَكّ في رأيي بأنّني عَملتُ الشّيء الصّحيح. |
| Ben bir dava üzerinde iken tek bir şeyin %0 olasılığı vardır. Benim kaybetmem. | Open Subtitles | حينما أكون في قضيّة، الشّيء الوحيد الذي ليس له مجال هو خسارتي. |
| Bu şeyin kapatma tuşu nerede! | Open Subtitles | لا أريد الذّهاب، أين زرّ إطفاء هذا الشّيء |
| Sana tavsiye ettiğim ve senin yapmak istemediğim şey, ...tam yapman gereken şeye dönüştü. | Open Subtitles | الشّيء الّذي اقترحته عليكِ أن تقومي به، الّذي لم ترغبي أن تقومي به، تبيّنَ أنّه ما يجدرُ بكِ أن تقومي به. |
| Sen doğru olanı yaptın ve bu seni pişman edecek değil. | Open Subtitles | عَملتَ الشّيء الصّحيح و أنت لَنْ تَأْسفَ له. |
| Bu yüzden doğru olanı yapmak istemiyorsun. | Open Subtitles | في حالة أنت لا تُريدُ للعَمَل الشّيء الصّحيح. |
| Doğru olanı yapabilir. | Open Subtitles | هو يُمْكِنُ أَنْ يَعْملَ الشّيء الصّحيح. |
| Doğru olanı yapman her zaman doğru değil. | Open Subtitles | عَمَل الشّيء الصّحيح لَيسَ دائماً الشيءَ الصحيحَ. |
| Şimdi gidip doğru olanı yapmalısın. | Open Subtitles | الآن يَجبُ أَنْ تَذْهبَ وتَفعْلَ الشّيء الصّحيح |
| Özür dilerim, doğru olanı yaptığımı düşünüyordum. | Open Subtitles | أنا آسف. إعتقدت بأني كنت أعمل الشّيء الصّحيح |
| Yani, ben doğru olanı yaptım. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أنا عَملتُ الشّيء الصّحيح، نعم. لذا ماذا بشأنك، كونراد؟ |
| O yüzden doğru olanı yapacaksın. | Open Subtitles | لِهذا أنت سَتَعْملُ الشّيء الصّحيح. |
| - Bence de doğru olanı yaparsın. | Open Subtitles | -حَسناً، أعتقد إنك تَفعْلُين الشّيء الصّحيح |
| Bu şeyin kapatma butonu nerede? | Open Subtitles | لا أريد الذّهاب، أين زرّ إطفاء هذا الشّيء |
| Esas şu lanet şeyin çıkmasını istiyorum lütfen. | Open Subtitles | ما أريده حقًا هو نزع هذا الشّيء اللّعين، رجاءً |
| Çözebildiğim tek şey bundan beş ay sonra internete düşmeye hazır bir şeyin olduğu. | Open Subtitles | الشّيء الوحيد الذي استطعتُ فكّه هو أنّه سيُفعَّل بعد خمسة أشهر من الآن. |
| Ve bir şeyin dayanıklı olmadığını düşünmek ve bu düşünceyi kendime saklamak yemin ettikten sonra yalan söylemekle bir değil. | Open Subtitles | والتّفكير بأن شيئًا ما لن يدوم والاحتفاظ بتلك الفكرة لنفسي ليس نفس الشّيء كالكذب تحت القسم |
| Tanrıların kuklası olmaktan en ender ve en değerli şeye, bilim medeniyeti olmaya cüret eden düşünsel tırmanışımızın kaçınılmaz bir sonucuydu. | Open Subtitles | للتسلق الفكري الجريء من كوننا دمى في يد الآلهة إلى ذلك الشّيء الأندر و الثّمين، |
| Bu şeyde kendimi görebiliyorum. | Open Subtitles | -أتعلم، لا أستطيع تخيّل نفسي في هذا الشّيء . |
| Bazen yapmak zorunda olmadığın için doğru olan şeyi yaparsın. | Open Subtitles | أحياناً تفعلين الشّيء الصّحيح لأنه ليس من الضروري فعله |