| Bu sabah Charles'i aradım ve bana telefonu kapatmadan önce boşanacağınızı söyledi. | Open Subtitles | إتّصلت بتشارلز هذا الصباح وقال لي قبل أن يقفل الخط بأنّكم ستنفصلون |
| Komutan bu sabah uçtu ve bir sorun olmadığını söyledi. | Open Subtitles | القائد حلق بها هذا الصباح وقال أن لا يوجد مشكلة |
| Bu sabah kalkınca bana adımı Sultan yapın dedi. | Open Subtitles | وقد استيقظ هذا الصباح وقال لي أريد تغير اسمي ليصبح سلطان |
| Bu sabah beni aradı. Bir cinayeti soruşturduğunu söyledi. | Open Subtitles | اتصل بي في الصباح وقال لي انه يتحقق في جريمة قتل |
| Senatör Ronson bu sabah iki kez aradı ama sadece sizinle konuşabilirmiş. | Open Subtitles | اتصل السيناتور رونسون مرتين هذا الصباح وقال إنّه سيتحدث إليك فقط. |
| Bir polis memuru sabah evimize geldi ve karısıyla yattığını söyledi. | Open Subtitles | وجاء ضابط شرطة إلى منزلنا هذا الصباح وقال إن كنت نائما مع زوجته. |
| Bu sabah beni görmeye gelecekti ama gelemediğini söylediler. | Open Subtitles | كان المفروض أن يزورني ... هذا الصباح وقال أنه لم يستطيع الحضور ... |
| - sabah istediğini söylemişti. - Artık istemiyor. | Open Subtitles | أتصلت به هذا الصباح وقال أنه يريد |
| Bu sabah kalkınca bana adımı Sultan yapın dedi. | Open Subtitles | واستيقظت هذا الصباح وقال لي... أريد أن أغير اسمي إلى سلطان. |
| Bu sabah New Yorklu bir taksi sürücüsü ortaya çıktı ve Bradley'i Lenape Dağları'nın kenarındaki bir yola getirdiğini iddia etti. | Open Subtitles | سائق سيارة أجرة في نيويورك جاء في هذا الصباح (وقال أنه قاد (برادلي إلى امتداد الطريق (في جبل (لنب |
| Christine bu sabah "Aptal" dedi ve Booth bunun küfrün başlangıcı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | إستعملت (كريستين) كلمة "مغفّل" هذا الصباح... وقال (بوث) أنّها مدخل للألفاظ النابية. |