| tesadüf diye bir şey vardır ama kader de vardır. | Open Subtitles | حسنًا, تأتي الصدف أولًا و بعدها تكون هذه عناية إلهية |
| Ve tesadüf eseri beni görmek için büronuzda bekliyordur. | Open Subtitles | و ببعض الصدف الغير عادية اْنه ينتظر في مكتبك لرؤيتى |
| Milyonlarca küçük olay Tesadüfler dış etkenler. | Open Subtitles | الكثير من الأحداث الصغيرة, الصدف, المؤثرات الخارجية. |
| Bu sadece, kötü bir Tesadüfler dizisi. | Open Subtitles | هذه فقط مجموعه من الصدف السيئه |
| Örneğin, şu güzel mavi Sedef kabuğunu ele alalım | TED | خذوا على سبيل المثال، هذا الصدف اللؤلؤي الأزرق الجميل. |
| Senin için deniz kabuğu topladım. Okyanus kokuyorlar. | Open Subtitles | جمعت بعض الصدف من أجلك، بها رائحة المحيط |
| Tesadüflere inanmam Onbaşı. | Open Subtitles | أنا لم أسجّل هنا من أجل الصدف الغير محسوبة |
| Ortada çok fazla tesadüf olduğunu kabul etmelisiniz. | Open Subtitles | يجب عليك الإعتراف أنه هناك الكثير من الصدف |
| Sanırım buradaki esas soru hangi adam gerçekten de tesadüf eseri öldü? | Open Subtitles | لذلك أعتقد السؤال أي من هذه الصدف صدفة ؟ |
| Bu yaşlı polis için fazlasıyla çok tesadüf ortada. | Open Subtitles | وبهذا إنها الكثير من الصدف لهذا الشرطي الكبير. |
| Evet. Bir Amerikan klasiği için bir sürü acayip tesadüf değil mi? | Open Subtitles | نعم، العديد من الصدف في كلاسيكية أمريكية، صحيح؟ |
| Kız kayboluyor. Bence Tesadüfler rekoru kırılıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنك تذكر مجموعة من الصدف |
| Hayır, Jer.. Jerome ile ilgili hikayende zerre kadar gerçekçi olmayan Tesadüfler var. | Open Subtitles | لا, هناك بعض الصدف "غير الواقعية تماما في قصتك مع "جيروم |
| Tesadüfler şeytanın gizli kalma yoludur. | Open Subtitles | الصدف هي طريقة الشيطان ليبقى مجهول. |
| Bence pek çok açıdan Mayaların mavi Sedef kabuğu kullanmalarının ilk gerçek bluetooth (mavi diş) uygulaması olduğunu düşünebiliriz. | TED | وأعتقد أنه من عدة وجوه يمكننا أن نعتبر إلى حد ما استخدام الصدف الأزرق لدى شعب المايا كأول تطبيق حقيقي لتقنية البلوتوث (Bluetooth:السن الأزرق). |
| Deniz kabuğu çikolatası. O en çok bunu seviyor. | Open Subtitles | نوعها المفضل هو شيكولاتة الصدف |
| Biz burada "Tesadüflere" inanmayız. | Open Subtitles | نحن لا نؤمن بما يسمى "الصدف" هنا |
| Şansa bak ki, benim bir fikrim var. | Open Subtitles | مِنْ محاسن الصدف أنّه لديّ فكرة |
| Benzininin bitmesi ne komik. Yani, Shell petrol ve şu işe bak. | Open Subtitles | هذا مضحك، أن ينفذ الوقود أعني شركة "الصدف للنفط"، وكل ذلك |
| Kaçmasına izin vermeyeceğim. Çok şirin. İstiridye koleksiyonu yapıyor. | Open Subtitles | لن أدعه يفلت مني إنه لطيف، ويجمع الصدف |
| Ve şu zamanda seninle birlikte olmam için daha ne kadar tesadüfün gerçekleşmesinin gerektiğini anlamamı sağladı. | Open Subtitles | وهذا جعلني أدرك عدد الصدف التي حدثت لتجمعنا سويًا في هذا الزمن |
| tesadüfleri fark etmek hakkında çok yazıyor, değil mi? | Open Subtitles | إنه يكتب الكثير عن ملاحضات الصدف, أليس كذلك؟ |
| Dünya garip tesadüflerle doludur. | Open Subtitles | هناك الكثير من الصدف الغريبة في العالم |
| Gidip mağazadan aldığınız gerçek olanlarından değildi ancak deniz kabuklarından, meşe palamutlarından, ponponlardan ve Cuma akşamlarının eve servisinden arta kalan tavuk kemiklerinden kendi başına yaptığı sahte olanlardandı. | Open Subtitles | لم تكن الدمى الحقيقية التي تباع في الأسواق وإنما زائفة صنعتها بنفسها من الصدف والحطب والزينة وعظام الدجاج التي إحتفظت بها من وجبة طعام ليلة الجمعة |