Olivia, lütfen, intikam uzak geliyor ve kim geri af, geri gelmek. | Open Subtitles | أوليفيا أرجوكِ تخلصي من الإحساس برغبة الإنتقام و عودى للإحساس بالرغبة فى الصفح عودى لما كنتِ عليه |
- Bazen en iyisi Tanrı'dan imkansızı beklemek y erine af dilemektir | Open Subtitles | هذا جيد و سهل فقط اطلبى منها الصفح لقد قلت سوف افكر بالأمر |
Sen de mezarlığa gidiyorsun, annemin mezarını temizliyorsun ve ondan af diliyorsun. | Open Subtitles | وأنت ستذهب بالسيارة إلى المقبرة لتنظف قبر أمي وتطلب منها الصفح |
Yuletide* yaklaşmakta ve herkes Noel'in bağışlama zamanı olduğunu bilir. | Open Subtitles | موسم الميلاد أمامنا والجميع يعلم أن الكرسميس هو وقت الصفح |
Aman Tanrım, oğlum! Şimdi onu affetmek zorundasın. | Open Subtitles | يا إلهي يا صاح , الآن سيتوجب عليك الصفح عنه |
Beni affetmeni beklemiyorum. | Open Subtitles | أنني خُنتك. ولا أتوقع منك الصفح عني. |
O gösteriye alet ettiğim için şu anda hepinizin önünde beni affetmesini diliyorum. | Open Subtitles | أريد ان أتحين اللحظة لطلب الصفح أمام الجمهور لأنني شاركت في هذا العرض |
Beni bağışlamanı isteme cesaretim olmadığı için pişmanım. | Open Subtitles | يؤسفني أنه لم تكن لدي الشجاعة لأطلب منك الصفح |
İzindense af dilemek daha iyi değil mi? | Open Subtitles | أفضل طلب الصفح عن طلب الإذن ، أليس كذلك؟ |
İtiraflar etmeye başladı, arkadaşlarından af diledi. | Open Subtitles | لقد بدأ يعترف بامور في حياته وطلب الصفح من أصدقائه |
Çocuklar gruplar halinde toplanıp, dua ettiler, işledikleri günahlar için af dilediler. | Open Subtitles | الاولاد انقسموا لمجموعات وبدأوا يصلوا من اجل بعض يطلبون الصفح عن الخطايا التي ارتكبوها |
Cezaevinden ailesine, Margy'nin hayatını mahvettiğim ve sebep olduğum acılar için af dileyen mektuplar gönderdim. | Open Subtitles | وأرسلت خطابات من السجن لذويها أطلب منهم الصفح لتدمير حياتها وعن كل الألم الذي خلفته |
Eğer adalete teslim etmeye geldiğim kişiler af arayışına bağlanamazsa ben de öyle olurum. | Open Subtitles | إن كان الأشخاص الذين أتيت لتطبيق العدالة عليهم لا يلتزمون بالمسعى وراء الصفح. فلن ألتزم به أيضاً. |
Bir erkeği bir hayvandan ayıran birşey varsa eğer, o da anlama anlama ve bağışlama kabiliyetidir. | Open Subtitles | اذا كان هناك شئ لتمييز الرجل عن الحيوان فانه القدرة على الفهم و الفهم و الصفح |
Bir düşmanı affetmek, bir dostu affetmekten daha kolaydır. | Open Subtitles | إن الصفح عن العدو أسهل من الصفح عن الصديق |
Onu affetmeni istiyor. | Open Subtitles | إنّه يطلب منكِ الصفح |
İsa'dan seni affetmesini istemem benim affettiğim anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنني طلبت الصفح لك لا يعني أنني صفحت عنك |
Beni bağışlamanı isteme cesaretim olmadığı için pişmanım. | Open Subtitles | يؤسفني أنه لم تكن لدي الشجاعة لأطلب منك الصفح |
Bağış babamı öldüren kişinin asla görmeyeceği bir merhamettir. | Open Subtitles | الصفح... هو الرحمة التي لن يذوقها قاتلوه. |
Şu anda her neredeysen içinde imajını zedelediğim için affını dilediğim gözlerinin içine bakmama izin verdiğin için teşekkür ettiğim mesajımı sanırım okumadın. | Open Subtitles | ربما لم يتسنى لك الوقت لقراءة رسالتي لك أين طلبت منك الصفح لتشويهي صورتك |
Bugün yap Ve yarın affedilmesi için dua et. | Open Subtitles | نحن نأثم اليوم ونطلب الصفح غدا |
bağışlamanın geleceği değiştirebileceği hakkında söylediklerin... | Open Subtitles | ما قُلتيه بشأن أن الصفح عما مضى يُغير المُستقبل |
Ancak korkarım bazı şeyler bağışlanmıyor. | Open Subtitles | ، لكن بقدر قلقي هُناك بعض الأشياء لا يُمكن الصفح عنها |
Ne kadar çok çabalasalar da bazı insanları öyle kolayca affedemiyorsun. | Open Subtitles | بعض الأشخاص لا تستطيع الصفح عنهم فحسب |
Gerçek bir lider hep bilir ne zaman altındakilerle cömert olması gerektiğini. | Open Subtitles | لكن القائد الحقيقي عندما يرغب يستطيع دائما الصفح عن تابعيه |