| Davies İncilini sana ödünç verir böylece cenazede dua okuyabilirsin. | Open Subtitles | ديفيز سيعيرك كتابه المقدس لتكون الصلاة صحيحة عند مراسم الدفن |
| dua etmeye başlasan iyi olur Earp. Son kozunu da oynadın. | Open Subtitles | يستحسن أن تبدأ فى الصلاة يا إرب لانك قمت بخدعتك الاخيرة |
| Babamız Tanrıyı memnun etmeye yetmez. Yürekten dua etmek daha önemlidir. | Open Subtitles | ليس كافيا ليستجيب لنا الرب الصلاة النابعة من القلب اكثر اهمية |
| Fakat bunun için geçerli bir nedeni olmasını umuyor dua ediyordum. | Open Subtitles | كنت أتمنى و أتلو الصلاة لأن يكون هناك توضيح جيد لهذا |
| Bu korkaklık da onlara hata yaptırır. Bence dua edebilirsin. | Open Subtitles | يخطىء البعض فى ذلك ويعتبروه جبناً قد ترغب فى الصلاة |
| Eğer inancınız öyle ise, sizden başkanımız için dua etmenizi rica ediyorum. | Open Subtitles | .. إذا كانت تلك طريقتكم , فأنا أحثكم على الصلاة لأجل الرئيسة |
| Biliyormusun, hapishanede geçirdiğim onca yıl boyunca beni affedebilmen için dua ettim. | Open Subtitles | تعرفين ما جعلني أعبر تلك السنة في السجن؟ الصلاة بأن تغفري لي. |
| dua edeceksen, Jason'ın o kızı geri kazanması için dua et. | Open Subtitles | إذا أردت الصلاة فمن الأفضل أن تصلي أن يعود جايسون لفتاته |
| Şu hayatta katlanabildiğim tek şey Namaz kılıp dua etmektir. | Open Subtitles | الصلاة تتيح لنا الوقوف عائدين من العالم الذي نعيش فيه. |
| Onların geleneksel liderisin. Yasta ve minnette onlarla dua etmeni istiyorlar. | Open Subtitles | أنت زعيمهم التقليدي، وهم يحبون الصلاة معك في الفرح أو الحزن |
| Fatiha'yı ele alalım. 7 ayetli açılış suresi, öyle ki "Pederimiz Babamız" (Hristiyanlıktaki en bilinen dua) ve "Şema İsrail"in (Tevratın açılışı) birleşimi denebilir. | TED | أنظر إلى الفاتحة، السورة الأولى ذات السبع آيات هي في الإسلام الصلاة الربانية وصلاة شيما يسرائيل مجتمعتين. |
| Ve Perry'nin politik çözümü Teksas'taki insanlardan yağmur için dua etmelerini istemek oldu. | TED | وكان الحل السياسي لبيري هو الطلب من سكان تكساس الصلاة من أجل سقوط المطر. |
| Ve bu dua kitabını yazabilmek için parşömen kullanmış. | TED | ولصنع كتاب الصلاة هذا، استخدم ورق البرشمان. |
| Ve sonuç olarak bu yedi el yazması 700 yıl boyunca kayıp kaldı ve şimdi elimizde bir dua kitabı var. | TED | هذه المخطوطات السبعة أساساً اختفت لمدّة 700 سنة، ثمّ أصبح لدينا كتاب الصلاة. |
| dua kitabı her iki resimde de koyu renkli ve birleştirildiğinde de koyu görünüyor. | TED | كتاب الصلاة مظلم في كلا الصورتين ويبدو داكنا. |
| dua etmeye devam ediyorum çünkü bundan kurtulabileceğimden emin değilim. | TED | سأستمر في الصلاة لأنني لست متأكدة أنني سأخرج من هذا المأزق. |
| İkici kanat, sosyal muhafazakarlar; dini özgürlüklere inanırlar, kürtaja karşıdırlar, okullarda ibadet isterler. | TED | ثانيا، هناك المحافظون والذين آمنوا بالحرية الدينية، وهم مناصرون للحياة، الصلاة في المدارس. |
| Hadi Ben buradayım! Yeter ki pencereye gel! Bu duayı bende biliyorum. | Open Subtitles | تعال ، أنا هنا ـ تعال فقط إلى النافذه أعرف هذه الصلاة |
| Sana gerçekten duanın gücüne inanıp inanmadığını sormuştum. | Open Subtitles | سائلة إياك إذا كنت تؤمن حقاً بتأثير الصلاة |
| Bu gece kılınan Namaz, 1000 ayda kılınan namazdan daha değerlidir. | Open Subtitles | أجر الصلاة في تلك الليلة أفضل من أجر صلاة ألف شهر |
| Bahá'í yazıtlarından güzel bir alıntıya denk geldim ve duaya hitap ediyor. | TED | لقد عثرت على هذا المقطع الجميل من الكتب البهائية وهي تتكلم إلى الصلاة. |
| Sanırım duadan daha fazlasını yapmalıyız. Yapacağız kardeşim. | Open Subtitles | أنا أعتقد بأننا يجب أن نفعل شيئ أكثر من الصلاة |
| Olan onca şeyden sonra bir sürü insan dua ediyor olmalı. Ama pek cevaplanıyor gibi gelmiyor bana bu dualar. | Open Subtitles | كل شيء يحدث، يكون حوله الكثير من الصلاة والبعض منها أصبح لا يجاب عليه |
| Güzel, ama yine de cenaze duasını bir söylesene. | Open Subtitles | جيدة , ولكن ماذا تقول عندما تصلي الصلاة الاخيرة؟ |
| Belki de yemek duası yerine yağmur duası etmeliyiz baba. | Open Subtitles | ربما بدلا من النعمة الللآهية يجب ان نتلو الصلاة أبي |
| ve bir çok dinsel buyruğu aldı. Özellikle de beş vakit namazı aldı. | Open Subtitles | والحقيقة وكثير من التعليمات ومنها الشكل الحالى لطريقة الصلاة اليومية |