| İmparator 2. Wilhelm'in bana verdiği yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum. | Open Subtitles | وبموجب الصلاحيات الممنوحة لي من كاسير ويليام التاني |
| Bu davada, yetki iadesini alan... - ...mahkeme emrim var. | Open Subtitles | لدي هنا إنذار قضائي لإعادة الصلاحيات في هذه القضيّة |
| Anlaşma yapma konusunda herhangi bir yetkim yok. | Open Subtitles | أنا .. ليس لدى الصلاحيات لكى أقوم بأى صفقات |
| SWAT' lara banka soyguncularının federallerin yetkisi alanında olduğunu hatırlatın. | Open Subtitles | ذكر فريق التدخل السريع ان سارقي المصارف هم من الصلاحيات الفيدرالية |
| Senin onun ofisine erişim yetkin var. | Open Subtitles | أنت لديك كامل الصلاحيات بالدخول إلى مكتبه |
| Beni görevden alacak yetkin oluncaya kadar buradan uzak dur. | Open Subtitles | أنت أنت ليست لديك الصلاحيات لاعادتي حتى تصبح كذلك ابق بعيدا عن هنا |
| Lütfen bize yasanın polise verdiği yetkileri açıklar mısınız? | Open Subtitles | أيمكنك أن تشرح الصلاحيات التي أعطاها هذا القرار للشرطة ,لوسمحت؟ |
| Benim böyle bir gücüm yok. | Open Subtitles | ليس لدى هذا النوع من الصلاحيات |
| - Anılarını ve güçlerini kopyalayamıyor. - Anladım. | Open Subtitles | لأنه لا يمكن تخصيص الذاكرة الخاصة بك أو الصلاحيات الخاصة بك. |
| Unutmayın, bu soruşturmada her tür yetkiye sahipsiniz... ve burada temsil edilen bütün birimlerin kaynakları hizmetinizdedir. | Open Subtitles | تذكر، بان لديك الصلاحيات الكاملة في هذا التحقيق و المعلومات لكل قسم ممثلة هنا كليتا تحت تصرفكم. |
| Sonra "California eyaletinin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum" diyorum. | Open Subtitles | ثم أقول , من خلال الصلاحيات المخولة لي من قبل ولاية كاليفورنيا أعلنكما زوجين |
| FBI gibi yetki sorununuz da yok! | Open Subtitles | أنتَ ليس لديكَ مشاكل في الصلاحيات مثل الأف بي آي |
| Bu yetki saçmalığı için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف بخصوص مسألة الصلاحيات القضائية |
| Kayıtlara erişim yetkim yok, en azından benim. | Open Subtitles | الاشرطة والمحاضِر خارج الصلاحيات.. على الاقل بالنسبة لي |
| Seni dışarı göndermeye yetkim yok. | Open Subtitles | لا أملك الصلاحيات للسماح لك بالخروج |
| Sana terörist alarmının rengini sarıya çevirme yetkisi veriyorum. | Open Subtitles | لقد أعطيتك الصلاحيات لرفع مستوى التهديد إلى الأنذار الأصفر |
| Ben güvenlik yetkisi olan bir bürokratım sadece. | Open Subtitles | أنا مجرد موظف له بعض الصلاحيات الأمنيه |
| Sunucuları ele geçirdiler ve o erişim imkanıyla istedikleri her şey yapılabilir. | Open Subtitles | اعطوا كل الصلاحيات الدستورية للاطاحة بهذا الموقع من السذاجة أن تعتقد أنهم لم يفعلوا ذلك |
| Ormanın ortasındayız. yetkin ne diyorsak, odur. | Open Subtitles | لا تنسي اننا وسط الغابه الآن وأن الصلاحيات هي ما نقرره نحن |
| Lütfen bize yasanın polise verdiği yetkileri açıklar mısınız? | Open Subtitles | أيمكنك أن تشرح الصلاحيات التي أعطاها هذا القرار للشرطة ,لوسمحت؟ |
| Bunu tek başıma gerçekleştirebilecek gücüm yok. | Open Subtitles | لا أملكُ الصلاحيات لأنهي هذا بمُفردي. |
| Bu onu mezarına geri gönderecek ve güçlerini geri verecek. | Open Subtitles | والتي وضعت مرة أخرى في سرداب لها والعودة الصلاحيات الخاصة بك. |
| Anayasa bana savaş halinde özel yetkiler veriyor ama kimse bu yetkilerin tam olarak ne olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | أن الدستور يعطيني صلاحيات حربية ولكن لا أحد يعرف ما هي بالضبط هذه الصلاحيات |
| O zaman Kaynak'ı Güçleriniz olmadan yenmenin bir yolunu bulsanız iyi olur yoksa... | Open Subtitles | ثم كنت أفضل من الرقم وسيلة للتغلب على المصدر دون الصلاحيات الخاصة بك، وإلا ... |
| Sen ve Paige güçlerinizi itiraf etmesi için korkutmak amacıyla kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | هل يمكن أن بايج واستخدام الصلاحيات الخاصة بك لتخويف له على الاعتراف. |