| Oh, evet, bu bizim doktorların paylaştığı küçük bir sır. | Open Subtitles | أوه، حَسناً، ذلك السِرُّ الصَغيرُ القذرُ نحن أطباءُ يَشتركونَ فيهم. |
| küçük kardeşimi toprağa verdikleri günü. | Open Subtitles | اليوم الذي وضعت فيه أَخُّي الصَغيرُ في القبر |
| küçük arkadaşı olmaması gereken bir yerdeymiş. | Open Subtitles | لذا كَانَ عِنْدَهُ صديقُه الصَغيرُ خارج حيث هو لا يَجِبُ أَنْ يَكُونَ. لذا الذي؟ |
| küçük tembelin üstüne düşeni yapmasının zamanı geldi. | Open Subtitles | هو وقت مناسبُ الذي الكسولُ الصَغيرُ بَدأَ بسَحْب وزنِه. |
| Çocukken küçük bir ekibimiz vardı. | Open Subtitles | عندما نحن كُنْتُ أطفالَ، كَانَ عِنْدَنا طاقمُنا الصَغيرُ الخاصُ. |
| Ayrılmadan önce... benim yaptığım gibi küçük bir numara yapmanı görmek istiyorum. | Open Subtitles | قبل ان تغادر هنا اريدك بأنّ تَعمَلُ العمل المثيرُ الصَغيرُ الذي قمت به |
| Ortadaki küçük adam. | Open Subtitles | هو الرجلُ الصَغيرُ في المنتصفِ. |
| O, Şikago'daki küçük kardeşimdir. | Open Subtitles | ذلك أَخُّي الصَغيرُ في شيكاغو. |