| Altı haftalık ücretsiz izin sırasında tüm vergi iadelerimizi ve birikimimizin yarısını kullandık. | TED | أنفقنا كامل إقرارنا الضريبي ونصف مدخراتنا خلال ستة أسابيع من إجازتي بدون لراتب. |
| İnan bana, o büyük vergi indirimi ile çok fazla şey yapılabilir. | Open Subtitles | صدقني، هناك الكثير يمكنك فعله بقيمة هذا الإسترداد الضريبي الذي حصلنا عليه |
| vergi sistemindeki değişiklik şirketlerin büyümesi için ideal koşullar yarattı. | Open Subtitles | التغيرات في الهيكل الضريبي قد خلقت اقتصاد مثالي لنمو الشركات |
| O tipik ailesini seven, çalışkan ve asla vergi kaçırmayan amerikalı bir baba. | Open Subtitles | إنّه أمريكي مثالي يعملُ بجد، يحبّ عائلتهُ، و لم يخن إقراره الضريبي أبدا. |
| vergi reformu yeteri kadar seksi değil. Herkes çocuklara arka çıkabilir. | Open Subtitles | الإصلاح الضريبي ليس مثيرا للغاية أي شخص يمكنه الإختباء وراء الأطفال |
| İklim değişimi benim, ama sizin konunuz da finansal reform ya da daha basit bir vergi sistemi ya da eşitsizlik olabilir. | TED | تغير المناخ هو لي، ولكن قد يكون الإصلاح المالي أو أبسط من النظام الضريبي أو عدم المساواة. |
| Aynı zamanda da vergilerini düşürmek, hem de önemli miktarlarda düşürmek için uluslararası vergi sisteminde oynamalar yapmakta ustalar. | TED | هم بارعون أيضاً في عمل النظام الضريبي الدولي بغية خفض فاتورة ضرائبهم، بشكل ملحوظ. |
| Ayrıca yarısı ücretsiz vergi hazırlığını kullanmamıştı. | TED | والنصف لم يستخدم الإعفاء الضريبي المجاني أبدًا. |
| Bu dosyalar vergi cennetleriyle ilgili bugüne kadar görülmüş en büyük bilgi sızıntısını gösteriyordu. | TED | لقد أظهرت هذه أكبر مخبأ للمعلومات الداخلية في نظام الملاذ الضريبي الذي لم يره أي أحد من قبل. |
| Para biriktirmek için en iyi zamanlardan biri vergi iadesi alındığı zaman. | TED | نعلم أن واحدة من أفضل الأوقات للادخار عند التصريح الضريبي. |
| İkinci şey ise Avrupa iş için açıktır, fakat vergi kaçakçılığı için değil. | TED | المسألة الثانية هو أن أوروبا منفتحة للتجارة لكن ليس للتهرب الضريبي |
| Büyük olasılıkla vergi kaçırmaktan yakalanacak. | Open Subtitles | انهم سوف ربما يحصل له على التهرب الضريبي. |
| Mevcut vergi sistemi her bakımdan Amerika'ya uygun olma özelliğini yitiriyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه من ناحية الروح والجوهر أن نظامنا الضريبي أصبح لا يتحلى بالأمريكية |
| vergi açısından zora düşmek istemeyen bir müşterimize yardım ediyoruz. | Open Subtitles | هدفنا متعلق برجل امريكي يرغب في غسل سندات وحماية موقفه الضريبي |
| Buna inanmayacaksın ama vergi iadesi. | Open Subtitles | لن تُصدّق ذلك ، إنّه شيك الاسترداد الضريبي |
| vergi yapısındaki değişikler, şirketsel büyüme için ideal bir yapı oluşturdu. | Open Subtitles | التغيرات في الهيكل الضريبي قد خلقت اقتصاد مثالي لنمو الشركات |
| Bu yeni plan çok sıkı, vergi sorumluluğunu yıllarca erteleyecek. | Open Subtitles | هذه الخطة الجديدة عدوانية جدا ,سوني وترجئ كل الالتزام الضريبي لسنوات ويمكنك تبدأ على الفور |
| vergiden kaçmak ile vergi kaçırmak arasındaki fark nedir: | Open Subtitles | الفرق بين تجنب الضريبة والتهرب الضريبي هو |
| vergi kaçakçılığı suçlamaları vardı ve kara para aklama, fakat hiçbirşey yapılamadı. | Open Subtitles | كان هناك إدعاءات حول الإحتيال الضريبي... وغسيل الأموال لا دليل حول ذلك |
| Rüşvetçilik, hırsızlık, vergi kaçakçılığı ve şantajcılığa yataklık. | Open Subtitles | ومساعدة في جريمة الرشوة والإختلاس والتهرب الضريبي والإبتزاز |
| Ji Heon tüm vergileri ödeyeceğini söylediğinde başkanı zaten endişelendirdi. | Open Subtitles | لقد قال وبشكل واضح انه ضد التهرب الضريبي والرئيس لديـه الكثير ليشغل تفكيره الان |