| Görünüşe göre, kumsaldaki yumurtalar, yırtıcı hayvanlardan daha fazla korunur ve denizdeki soğuk sularda olacağından daha hızlı gelişirler. | Open Subtitles | يبدو أن وضع البيض على الشاطئ أكثر أمناً من الضواري ويتطور بأسرع من تطوره في المياه الباردة في البحر |
| Aynı anda bir sürü yavru ortaya çıkınca yırtıcı hayvanlar şaşırırlar. | Open Subtitles | مع هذا العدد الكبير الذي يظهر في نفس الوقت تُصدم الضواري بالعدد الهائل |
| Güvende. Ancak avcılar kanın kokusunu aldılar ve kolayca vazgeçmeyecekler. | Open Subtitles | نجت , لكن الضواري قد ذاقت طعم الدماء ولن تستسلم بسهولة |
| Evet, evet. Neredeyse aynılar. Bir avcı aralarındaki farkı anlayamaz. | Open Subtitles | أجل، أجل، يكادوا يكونوا متطابقين، الضواري لا يمكنهم التفريق بينهم. |
| Bir hayli hasar almasının sebebi ise, hayvanların kemikleri sıyırmasından kaynaklanmış. | Open Subtitles | لذا فإن أغلب الضرر ناتج عن الضواري التي أفترست لحمه عن عظامه |
| Yoksa vahşi bir hayvanın neler yapabileceğine tanık olabilirsin. | Open Subtitles | أو ربّما قد تغفل عمّا تقدر الضواري على فعله. |
| Yırtıcıların ortasında hayatta kalmak için, yavrular doğumdan sonraki birkaç dakika içinde ayağa kalkmak zorundadırlar. | Open Subtitles | من أجل البقاء في خضم الضواري العجول الحديثة الولادة يجب أن تكون قادرة على الوقوف في غضون دقائق من الولادة |
| Burası gündüz ıssızdır ama gece olup uçan yırtıcı hayvanlar için avlanmak zorlaştığında prionlar geri gelirler. | Open Subtitles | تكون المنطقة مهجورة خلال النهار.. لكن ، ومع حلول الظلام.. حيث يصبح الصيد صعب على الضواري الجوية |
| Parlak duyarga uçları eş bulmak ya da yırtıcı hayvanları şaşırtmak için olabilir. | Open Subtitles | قد تكون أطراف المجسات البراقة لاجتذاب شركاء التزاوج أو تشتيت الضواري |
| Daha önce görmediğimiz bir yırtıcı türü olamaz değil mi? | Open Subtitles | هناك حتى الآن اي الضواري لم تشاهد من قبل , أليس كذلك؟ |
| Yüzeyde yırtıcı hayvan olmaması omurgasızları canavar haline dönüştürmüştür. | Open Subtitles | في غياب الضواري تطورت اللافقاريات إلي وحوش |
| Ama burada iki yırtıcı hayvana yer yok. | Open Subtitles | لكن لا مجال يتسع لاثنين من الضواري هنا |
| Bir kez daha, avcılar su başını tehlikeli bir yer haline getiriyorlar. | Open Subtitles | مرة أخرى , تحول الضواري حافة المياه لمكان خطر |
| Avlar toplandı mı avcılar da gelir. | Open Subtitles | حيث تجتمع الفرائس،دائما ما تكون الضواري بالجوار |
| avcılar avını bulur. Daha iyi bir şey buluruz. | Open Subtitles | هناك يجد الضواري فريستهم، سنهتدي لشيء أفضل. |
| Biçimsiz şekli onu, diğer avcı hayvanların fark etmesini zorlaştırıyor. | Open Subtitles | بسبب شكلها الغير مُنتظم , فمن الصعب على الضواري الاخرى مُلاحظتها |
| Bu bataklığı avucumun içi gibi bilirim. Dışarıdayken avcı biz oluruz. | Open Subtitles | إنّي عليم بكلّ شبر في الجدول، وهناك سنكون الضواري. |
| Vahşi hayvanların yaşadığı ve nadiren uğrayan göçmen çobanların dışında yerleşimin olmadığı bir yerdi. | Open Subtitles | لا سكنه سوى الضواري ولا يمر فيه سوى رعاة البدو. |
| Yoksa vahşi bir hayvanın neler yapabileceğine tanık olabilirsin. | Open Subtitles | أو ربّما قد تغفل عمّا تقدر الضواري على فعله. |
| Yırtıcıların, yavruların kokusunu almasını engellemek için, yumurta kabuklarını uzaklaştırıp, çatlamayan yumurtaları da yiyor. | Open Subtitles | ولمنع الضواري من شم صغارها تزيل قشور البيض القديم وتأكل البيض الذي لم يفقس |
| Bu denizlerdeki en iri avcılarından biri. | Open Subtitles | إنَّه واحدٌ من أكبر الضواري في هذه البِحار. |