| normal hayata dönmek yemeğe, özgürlüğe, gün ışığına hepsi çok büyük. | Open Subtitles | العودة للحياة الطبيعيه الطعام، الحريه، ضوء الشمس .. لقد ارتبكت مشاعري |
| Tabii ki, dış çevreye eriştiği an, sıcaklığı az bir dereceye kadar artar, sonra hemen normal haline geri döner. | TED | الان طبعا، في اللحظه التي تصدم فيها بالبيئه الخارجيه، وترتفع حرارتها بجزء من الدرجه، فأنها في الحال ترجع لحالتها الطبيعيه. |
| Başvurunuzu normal yollardan yapabilirsiniz. | Open Subtitles | بأمكانك تقديم طلب من خلال القنوات الطبيعيه |
| Annelerim makyaj yapmanın, kadının doğal halinin değerini azaltan, gerçekçi olmayan mitler ve beklentilerden kaynaklandığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | . . تعتقد امي ان المكياج ليس الا ذريعه قبيحه وجنسيه تقلل من الشكل الأنثوي في هيئته الطبيعيه |
| doğal becerilerimizin ötesine geçemezsek, daha da düşeriz. | Open Subtitles | إذا لم نتطور و لم نفكر فوق قدرتنا الطبيعيه فإننا سنهوي للأسفل |
| "Altındakilerin doğal yükselme sürecini hızlandırma". | Open Subtitles | لا تعجّل من تحول الطبيعيه من وراء تلك العملية |
| Bir zamanlar normal yolların inisiyatif kullanmayan subaylar için bir tuzak olduğunu söylemiştiniz. | Open Subtitles | انت قلت ذات مره ان القنوات الطبيعيه هى عباره عن افخاخ للايقاع بالضباط الذين يفتقدون روح المبادره |
| Aradan 7 ay geçti ve hayatım hala eski normal haline dönmedi. | Open Subtitles | منذ سبعة شهور، حسناً وحياتي لم تعد إلى الطبيعيه |
| Karabasan, çocuklukta normal olabilir. | Open Subtitles | الرعب الليلى يمكن أن يكون تطوير لطفوله الطبيعيه |
| İşte bu şimdi normal durumda olduğumuzu gösteriyor. | Open Subtitles | مما يخطر ببالي، اننا اليوم في الحاله الطبيعيه |
| İnsanlar bir şeyi dinlerken normal yüz ifadelerinin böyle olduğu zannediyor. | Open Subtitles | تظن أن الملامح الطبيعيه للناس عندما يستمعون شئ مثل هذا |
| İki saat içinde, normal bir liseli kız olma şansım yerin dibine girecek. | Open Subtitles | فى خلال ساعتين ستتنتهي حياتي الطبيعيه فى المدرسه الثانويه نعم .. |
| Yani "normal"i daha fazla farklılaştıracak bir şey, sanırım. | Open Subtitles | انني انجزت بإتقان شيء يمكن ان يجعل الاشياء الطبيعيه .. مختلفة اكثر.. |
| Eğer normal bir rüzgar olsaydı tüm ağaçlar aynı yöne doğru düşerlerdi. | Open Subtitles | إذا كانت الرياح الطبيعيه هم من وقعوا فى نفس الاتجاه. |
| Öyleyse, doğal siyah kıçımı öpebilirsin, çünkü senin onayına ihtiyacım yok. | Open Subtitles | بوس طيزي السودا الطبيعيه لأن استحسانك لا يهمنى |
| Bugün sadece rüzgarı ve onun doğal kuvvetini kullanarak George Llewelyn Davies atmosferin sınırlarını test edecek. | Open Subtitles | ولذا اليوم، أيها السيدات والسادة سنستعمل فقط الرياح بقوتها الطبيعيه جورج ليويلن دافيس سيختبر سرعه الرياح |
| Araştırmanız esnasında 1408'de 22 adet doğal ölüm gerçekleştiğini fark ettiniz mi? | Open Subtitles | وخلال تحقيقك هل إكتشفت بشأن ال 22 حالة الموت الطبيعيه التي حدثت في الغرفه 1408؟ |
| Annelerim makyaj yapmanın, kadının doğal halinin değerini azaltan, gerçekçi olmayan mitler ve beklentilerden kaynaklandığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | . . تعتقد امي ان المكياج ليس الا ذريعه قبيحه وجنسيه تقلل من الشكل الأنثوي في هيئته الطبيعيه |
| Ve bu sarp arazi nasıl olup da Çin'in en harika doğal varlıklarının sığındığı bir liman haline gelebilmiş? | Open Subtitles | وكيف تطورت هذه والمناظر الطبيعيه الوعره نأتي الى الميناء اكبر الثروات الطبيعيه فى عموم الصين؟ |
| Bu doğal engeller Yunnan'daki bitki ve hayvanları bitişik vadilere bölerek birbirlerinden ayırmıştır. | Open Subtitles | هذه الحواجز الطبيعيه عزلت حيوانات ونباتات يونان في كل الواديان المجاوره. |
| Doğanın gücü (yıldırım) ile chakrası birleştiği sürece, bir sınırı olmayacak. | Open Subtitles | ! لو كان يستطيع إستخدام القوى الطبيعيه ، لن تكون له طاقة محدوده |