| 100 metre önümüzde sürekli bir öncü birlik bulunmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد الطليعة على بعد 100 متر أمامنا في جميع الأوقات |
| Durdurduğumuz zaman sandallara binip öncü kol olarak ikimiz başı çekeceğiz. | Open Subtitles | بمجرد أن نوقفه أنتِ وأنا سنصحب الطليعة على متن المراكب الطويلة |
| Evet, bazıları öyle ve birkaçı da öncü konumda. | TED | حسنا، منهم من هم كذلك، وقليل منهم من هم حقا في الطليعة. |
| Unutmayın, yoldaşlarım eğer bu gerçekleşecekse en önde ben olacağım. | Open Subtitles | وتذكّروا، أصحاب القمصان السوداء إذا حدث هذا سأكون في الطليعة |
| önde gelen alanlarda uzmanlaşmak, ve bunu sıradışı bir şekilde yapmak istiyoruz. | TED | نريد أن نكون في الطليعة ونريد أن نؤسسه بشكل مختلف |
| Eisenhower onların teklifine kuşkuyla bakıyordu ve Donanmaya, Vanguard adındaki yeni uyduyu yalnızca barışçıl ve sivil amaçlar için üretmek üzere bu işi vermeye karar verdi. | Open Subtitles | كان أيزنهاور متشككًا بخصوص مقترحاتهم وقرر إستدعاء البحرية ،لإنتاج قمر صناعي جديد ،كما استدعى الطليعة أيضًا |
| Adam, çocuğun bu gece Vanguard'da, çalacağını söyledi, değil mi? | Open Subtitles | طفل يلعب الطليعة الليلة، أليس كذلك؟ |
| Saat 1'de Jaguey'e gitmek için keşif kolunu hazırlayın. | Open Subtitles | إجعل الطليعة جاهزة للذهاب إلى خـاغوي في الساعة 13: |
| Söylemeye gerek yok, öncü kuvvetlerde fazla kayıp verebiliriz. | Open Subtitles | من المؤكد ان الخسائر في فرقة الطليعة ستكون كبيرة جدا |
| Şu andan itibaren, General Zilong'u öncü kuvvetlerin kumandanı ilân ediyorum. | Open Subtitles | أمنح الجنرال زيلونغ بموجب هذا لقب رئيس الطليعة |
| Birince ve ikinci takım öncü olacak onları ağır silahlar ve üçüncü takım izleyecek. | Open Subtitles | الفصيل الأول والثاني سيقودون الطليعة متبوعين بحملة القذائف والفصيل الثالث |
| 766. öncü Birlik'in kazanması sadece beş dakika sürer. | Open Subtitles | سيستغرق الأمر 5 دقائق حتى ينتصر جنود الطليعة الـ 766 |
| Savaş başladığında sen ve yabanilerin öncü kuvvet olacaksınız. | Open Subtitles | حين تبدأ المعركة ستكون مع أتباعك الهمج في الطليعة |
| Evet öncü olarak savaştım. Ve birçok imparatorluk askerini yendik. | Open Subtitles | نعم قاتلت في الطليعة وهزمت الكثير من القوّات الإمبراطورية. |
| F Bölüğü öncü uçaklardaydı. | Open Subtitles | المجموعة الخامسة كانت في الطليعة |
| Biyoteknoloji ve yazılımda devrimler yaparak, ABD'yi en önde tutuyorlar. | TED | فهم الذين يحدثون الثورات في مجال البرمجيات و التكنولوجيا الحيوية وهم من يحافظ على بقاء الولايات المتحدة في الطليعة |
| Son düzlükte Lady Scout bir boyla önde. | Open Subtitles | تتجه نحو خط الانطلاق أنها ليدي سكوت في الطليعة |
| Kim önde girerse, silahları ilk o alır. Sakın önde girme. | Open Subtitles | الاول هو الافضل هو من يتم التركيز علية لذا كن فى الطليعة |
| Hani Paris'e, Vanguard Festivali'ne gidiyordun? | Open Subtitles | ماذا حصل لباريس ومهرجان "الطليعة"؟ |
| Yarın akşam, Vanguard'da, eski bir setle çalacak. | Open Subtitles | يلعب الطليعة مساء غد. |
| - Vanguard. | Open Subtitles | - الطليعة. |
| Saat 1'de Jaguey'e gitmek için keşif kolunu hazırlayın. | Open Subtitles | إجعل الطليعة جاهزة للذهاب إلى خـاغوي في الساعة 13: 00. |