Adanın tamamı, New York'tan beş dakikalık feribot seferlerine açık. | TED | وشغلت هذه المساحة من الأرض والتي تقع على بعد 5 دقائق بواسطة العبّارة. |
Ameliyathaneye ihtiyacımız var. - feribot yaralıları geliyor. - Tamam. | Open Subtitles | سنحتاج غرفة العمليات من أجل المصابين في حادثة العبّارة |
7 yaşında kimliği belirsiz feribot kazası yaralısıymış. | Open Subtitles | على مجهول الهوية من حادث تصادم العبّارة , عمره 7 سنوات |
Ama hanımefendi feribota binmeniz lazım. | Open Subtitles | ولكن أيتها الآنسة، عليك الصعود إلى العبّارة. |
Dün, feribotta bir polis memuru ile tanıştım. | Open Subtitles | ألتقيت بالأمس أحد رجال الشرطة على متن العبّارة |
Yüzlerce mil boyunca köprü bulunmuyor, bu yüzden en iyi seçeneğim hafif sulu bir yolcu feribotu. | Open Subtitles | لا يوجد جسور لمئات الأميال، لذا أفضل الخيارات هو العبّارة |
Dedi ki, feribottan düşen bir insan asla o noktada karaya vurmazmış. | Open Subtitles | وقال أنه من المستحيل، أن يجرف التيار جثة من العبّارة إلى ذلك الموقع بالشاطئ. |
feribot Yolculuk Süreleri KUZEYBATI | Open Subtitles | أوقات عمل العبّارة متاجر الأسماك في الشمال الغربي |
Pekâlâ, beyler, adaya erişmenin tek yolu feribot. | Open Subtitles | حسنٌ، يا رفاق، الوسيلة الوحيدة للوصول لهذه الجزيرة عبر العبّارة |
Tüm yolcuların güvenlikleri için, basamaklardan, rampalardan ve iskeleden... feribot tamamen duruncaya kadar uzak durmaları gerekmektedir. | Open Subtitles | حفاظاً على سلامتكم على جميع الركاب البقاء بعيداً عن الدرج والسلالم حتى تتوقف العبّارة تماماً عند المحطة |
Aksi takdirde, adadan tek yolu. feribot ve her zaman bir izdiham var. | Open Subtitles | خلاف ذلك، الوسيلة الوحيدة لمغادرة الجزيرة هي العبّارة والتي تكون مكتظة بالأشخاص. |
feribot hâlâ burada ha? | Open Subtitles | العبّارة مازالت هنا أليس كذلك؟ |
feribot hâlâ burada ha? | Open Subtitles | العبّارة مازالت هنا أليس كذلك؟ |
Biliyorsun, şu feribot olayı çok kötü. | Open Subtitles | أتعملين , ما حدث في العبّارة سئ |
İnsanlar arasında olmak için bazen feribota gelir. | Open Subtitles | وقضى بعض الوقت في العبّارة ليكون بين الناس. |
Friedingen'e giderken feribota bindim ve o yine oradaydı. | Open Subtitles | ركبت العبّارة في طريقي إلى فريدنجن، |
Sis vardı. Konteyner gemisi, feribota çarptı. | Open Subtitles | كان هناك ضباب سفينة حاوية ثقبت العبّارة |
Ciğerlerin sigara içen birinin ciğeri gibi değil, ve sabahları feribotta alkol içmiyorsun. | Open Subtitles | لايبدوأنكِتدخنين, و لا تشربين الكحول على متن العبّارة في الصباح |
Tamam, tüm bölgede ve feribotta yakalama emri çıkartacağım. | Open Subtitles | حسناً، سأُخطرُ كلّ المناطقِ .المحيطة و العبّارة |
Yasa dışı silah alış veriş feribotu 10 buçuktaydı. | Open Subtitles | صفقة الأسلحة الغير الشرعية في العبّارة كانت في العاشرة و النصف. |
Sana bu kadarını söyleyeyim. feribottan iniyorsun ve nereye gidiyorsun? | Open Subtitles | نزلتِ من العبّارة وأين ذهبتِ؟ |
Acelesi olan zengin japonlar uçakla gidiyordu; diğerleri ise feribotla. | Open Subtitles | اليابانيين الأغنياء أو من هم على عجلة يستقلون الطائرة. والآخرون يركبون العبّارة. |
Daha çok vaktim olsun diye saati ileri almış ama tersi oldu ve onun yüzünden vapuru kaçırdım. | Open Subtitles | تظبط الساعة للأمام لتمنحني المزيد من الوقت... تمنحني في النهاية وقت متأخّر... وأنتهي أنا بالتأخّر عن العبّارة |
Kırmızı Dost'u mahzeninden çıkaracak kulübenin dışına sürecek ve bir vapura bineceksin. | Open Subtitles | أنك ستنفض عنها الغبار وستركبها وتضعها في العبّارة |
Hayır,seni feribotun orda, sudan çıkardıktan sonra... sen... | Open Subtitles | هذه ليست غلطتك لا , كما ترين , عندما سحبتكِ من الماء . . في العبّارة , أنا |