| Gözlerinin beyazının flu olmasından bakireler kolayca belli olur. | Open Subtitles | يمكنك دائماً معرفة العذراء اذا كان البياض في عينيها غير واضح لدي هذي النظرية عن العذارى |
| Bu güzel bakireler bir adamı baştan çıkarmaya çalışırlar. | Open Subtitles | هؤلاء العذارى الجميلات بإمكانهن إقناع الرجل للمحاولة |
| Asla paspal veya bakire rollerinde oynamam ben. | Open Subtitles | إننى لا ألعب أبداً أدوار المحافظات أو العذارى |
| Üç ejderha dişi. Duyduğuma göre bakirelerin varillerde kanlarını saklıyormuş. | Open Subtitles | يقال أنها تقتل العذارى وتخزن دمائهن فى براميل الخمر لديها |
| Siz, namuslu bakireleri bilmem; ama ben buraya güzel anılar için geldim. | Open Subtitles | أنظرن, لا أعرف عن طهركنّ أيتها العذارى ولكني هنا لصنع بعض الذكريات |
| Yarın, Rufus evinde uysal bakirelerden, eğitimli Yunalılara kadar muhteşem kölelerin müzayedesi yapılacaktır. | Open Subtitles | غداً، في بيتِ روفوس، مزاد العبيدِ الممتازينِ، مِنْ العذارى المرناتِ إلى اليونانيين المتعلّمينِ، |
| bakireler duygusala bağlar, kanamaları olur falan. | Open Subtitles | إما أن تصبحن العذارى متعلقات بالرجل أو أن ينزفن |
| bakireler evlenmeden 30 yıl yaşamalılarmış. | Open Subtitles | على العذارى أن يمتنعوا عن الجنس لثلاثين سنة |
| Hadi ama, bakireler devri kapanalı uzun zaman oldu. | Open Subtitles | هيا، كان وقتا طويلا نقل kapanal من العذارى. |
| Yıldırım, cinayetler ve bakireler arasındaki bağlantı nedir? | Open Subtitles | ألمرتبط بالبرق، جرائم القتل، العذارى ؟ |
| Aslında değil. Onlar şu tuhaf bakire Klübü'nün el ilanları. | Open Subtitles | أنها ليست ورقة الأختبار أنها ورقة نادي العذارى الغريب |
| Bugün burada yapacağımız şey bakire terapisi ve kendini hipnoz etmenin kombinasyonu. | Open Subtitles | حسناً،ماسنفعله اليوم دمج مابين علاج العذارى ونوم نفسك معناطيسياً |
| Baris, mutluluk 2 bakire, 70 sürtük. | Open Subtitles | السلام، السعادة اثنان من العذارى و 70 عاهرة |
| Simyacı bakirelerin kanını maskesinin aynası için kullanıyor. | Open Subtitles | فارس القرون الوسطى يستعمل دمّ العذارى لمرآة قناعه |
| Mahcubiyet, ilk danslarını yapan bakirelerin işi. | Open Subtitles | اصطناع الخجل هي أفضل خطة توظفها العذارى في رقصتها الأولى |
| Prensesimiz sana bakireleri Tanrı'mıza nasıl hazırladığımızı göstersin. | Open Subtitles | اميرتنا سوف تريك كيف نجهز العذارى لالهنا |
| Size eşlik etmesi için bu bakirelerden istediğinizi seçebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك اختيار ما شئت من هؤلاء العذارى كي تكون رفيقتك الملكية. |
| Afrikalı adamların bakirelere çakarak AIDS'lerini tedavi edeceklerine inanmaları gibi. | Open Subtitles | مثلهم الرجال الافارقة الذين يعتقدون ان بامكانهم علاج الإيدز .بواسطة ضرب العذارى |
| Lazarus ikinizin de bakir olduğunuzu buldu. | Open Subtitles | وجدت لازاروس لكم على حد سواء أن تكون العذارى. |
| Eğer krallığımdaki bütün evlenmemiş genç kızlar da bir şekilde orada olursa, onlardan birine ilgi duyabilir, öyle değil mi? | Open Subtitles | ... لو أن كل العذارى المؤهلات فى مملكتى يتصادف وجودهم هنا ... يجب أن يبدى أهتمام لواحده منهم أليس كذلك؟ |
| Siz iki bakireyi, böyle ateşler basmasını izlemek ne komik. | Open Subtitles | من المضحك الإستماع لكُن أيتها العذارى وأنتن مفتونات. |
| Virgin, Aç olduğunu hatırla. | Open Subtitles | ايها العذارى تذكروا نهمكم |
| - Bekareti denklemden çıkarıyor. | Open Subtitles | - تخرج العذارى من المعادله |
| Sadece bakirlerin peşine düşmesi hiç de adil değil. | Open Subtitles | ليس من العدل أنها تبحث عن العذارى فقط |
| - O benim ilk testim olacak. - Normalde bakirlerle birlikte olmam. | Open Subtitles | ستكون أول إختبار لي - لا ألمس العذارى عادة - |
| Asil bakirelerle birlikte olmak istersen, öyle olur. | Open Subtitles | وإذا كنت تفضل أن تكذب على النبيلات العذارى ، فليكن |
| Çünkü bu aralar bakirelerimize ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لأننا بحاجة لدينا العذارى في هذه اللحظة. |