| Acaba daha ne kadar süre vaatler üzerine Yaşam sürecekler? | Open Subtitles | اتسائل الى متى يستطيعون العيش على الوعود ؟ | 
| Yaşam ile ölüm arasındaki çizgide yaşamanın nasıl olduğunu bilirim. | Open Subtitles | أنا أعلم بشأن العيش على الحافة بين الحياة والموت | 
| "Amerikan tarzı bir Yaşam mı yoksa sosyalist olmak mı istersin?" | Open Subtitles | هل تفضلين العيش على الطريقة الأمريكية" "أو أن تكوني اشتراكية؟ | 
| Özellikle ağaçlarda yaşamak konusunda uzmanlaşmış bazı türlerin nesli tükendi. | Open Subtitles | بعض الأنواع التي كانت مُتخصصة في العيش على الأشجار إنقرضت | 
| Biraz soluklanma şansım oldu fakat bu acıma ile yaşayamam. | Open Subtitles | منحوني مجالاً للراحة لكن لا يمكنني العيش على الشفقة للأبد | 
| Bir kız sadece hastalarla yaşayamaz. | Open Subtitles | الفتاة لايمكنها العيش على التحليل النفسي فقط | 
| Sonra başka biriyle görüştüğünü söyledi. Bir yalan yaşamaya devam edemezmiş. | Open Subtitles | قالت بأنها ترى شخص ما غيري ولاتستطيع العيش على الكذب | 
| - Böğürtlen ve sapıyla hayatta kalamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا العيش على التوت والجذور أنا أستطيع | 
| Ziyaretçiler bu akşam "Gemide Yaşam" programlarını duyuracak. | Open Subtitles | سيُعلن "الزائرون" برنامجهم "العيش على متن السفينة" الليلة | 
| Sizlere "Gemide Yaşam" programımızın resmen başladığını duyurmak benim için büyük bir mutluluk. | Open Subtitles | بسعادة بالغة أُعلن عن البدء الرسمي لبرنامج "العيش على متن السفينة" | 
| Bu akşamki "Gemide Yaşam" duyurunuzun arasına Beşinci Kol bir mesaj yerleştirdi. Nasıl? | Open Subtitles | دسّ "الرتل الخامس" رسالة في إعلان "العيش على متن السفينة" هذا المساء | 
| "Gemide Yaşam" programının başlamasıyla aşağıda Beşinci Kol'u ezerken buradaki insanların kalbini ve aklını kazanacağız. | Open Subtitles | مع إطلاق برنامج "العيش على متن السفينة" سنكسب قلوب و عقول الناس هنا بينما سنسحق "الرتل الخامس" هناك بالأسفل | 
| "Gemide Yaşam" programının istediğim şekilde ilerlediğinden emin olmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أتأكد من أن يبقى برنامج "العيش على متن السفينة" في مساره | 
| Bu da "Gemide Yaşam" programımızın başarısını olumsuz etkileyecek. | Open Subtitles | مما سيؤثر على نجاح برنامج "العيش على متن السفينة" | 
| Ben de seni kendimden uzaklaştırdığımı bilerek yaşamak zorunda kaldım. | Open Subtitles | وكان علي العيش على انه اتا من دفعك لدهاب بعيدا | 
| Afrika'da yaşamak uçta olmaktır, mecazi ve gerçek anlamda 2008'den önceki bağlantıyı düşündüğünüzde. | TED | إن العيش في افريقيا هو بمثابة العيش على الحافة مجازا، وحرفيا إلى حد بعيد عندما نتذكر وسائل الاتصال قبل 2008. | 
| Jane, beni sevmiyorsan tetiği çek daha iyi çünkü sensiz zaten yaşamak istemem. | Open Subtitles | جين ، إسمعينى جين ، إذا كنت لا تحبينى فالأفضل أن تضغطى الزناد لأنه بدونك لن أريد العيش على أية حال | 
| Herrhalde açsın. -Daha fazla ekmekle yaşayamam. | Open Subtitles | اذا انك جوعان الان لا نستطيع العيش على الخبزِ وحده. | 
| Lise beden eğitimi öğretmenliği maaşıyla yaşayamam. | Open Subtitles | لا أستطيع العيش على مرتب مدربة ثانوية وحدي | 
| Ama ben kolaylaşmasını istemiyorum. Bu şekilde yaşayamam. | Open Subtitles | لا أريد أن يهون الأمر لا يمكنني العيش على هذا النحوِ | 
| İnsan sadece cips ve guacla yaşayamaz. | Open Subtitles | الرجل لا يستطيع العيش على رقائق البطاطا و الأطعمة النباتية فحسب | 
| İnsanlar çiğ gıdayla yaşayamaz. | Open Subtitles | لا يستطيع البشر العيش على الأطعمة النيئة لو اتبعت نظاماً غذائياً يتكون من الطعام النيء فقط | 
| Ama bu hapları kullanarak yaşamaya devam edebileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | العيش على هذه الأقراص , لسيت هذه مفضّلة لدّي ؟ | 
| Salem'de bu şekilde yaşamaya devam etmene öylece izin veremem. | Open Subtitles | أنا ببساطة لا يمكن أن تسمح لك ل العيش على هذا المنوال في سالم. | 
| - Böğürtlen ve sapıyla hayatta kalamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا العيش على التوت والجذور يمكنني ذلك |