| eski günlerden kalan pek bir şey yok ama bunu buldum. | Open Subtitles | ليس عندي الكثير من الأشياء من الأيام الغابرة لكنني وجدت هذا |
| Antik Dünya mitolojisinden eski bir tasvir. | Open Subtitles | إنه تصوير من علم الأساطير الغابرة على كوكب الأرض، |
| Birkaç yaş daha büyük olsaydın, veya ben genç olsaydım veya eski çağlarda yaşasaydık seni kesinlikle-- | Open Subtitles | لو كنت اكبر او انا اصغر او اننا عشنا في العصور الغابرة كنت |
| - Ormanın Ruhu mu? Bana oradaki bütün hayvanların çok büyük olduğu söylendi. Tıpkı eski çağlardaki gibi. | Open Subtitles | لقد قيل لي ان الوحوش هناك عملاقه كما كانت في العصور الغابرة |
| eski zamanlarda, televizyon izlerken doğa çağırırsa ayağa kalkıp tuvalete kadar yürümek zorundaydınız. | Open Subtitles | في الأزمنة الغابرة أن كنتم تشاهدون التلفاز و ما يدعى الطبيعة يجب أن تقوموا للذهاب إلى المرحاض |
| eski günlerde, seçilmiş öğrencilerimin katıldığı yemekli partiler düzenlerdim, gelmek ister miydin? | Open Subtitles | انصت بنيّ ، في الأيام الغابرة كنتُ معتاداً على اقامة حفل عشاء ، للطلاب المختارون. أتودّ المجيء ؟ |
| eski günlerde, seçilmiş öğrencilerimin katıldığı yemekli partiler düzenlerdim, gelmek ister miydin? | Open Subtitles | انصت بنيّ ، في الأيام الغابرة كنتُ معتاداً على إقامة حفل عشاء ، للطلاب المختارون. أتودّ المجيء ؟ |
| Rüyamda eski karımı görmüştüm. | Open Subtitles | أملك الطرق الغابرة التي حضرتني في أحلامي |
| "Sevgili Rebecca, güzelliğin bana eski zamanın güzellerini çağrıştırıyor... | Open Subtitles | .عزيزتي ريبيكا جمالك يذكرني بجمال أعمدة النيقية الغابرة |
| Sadece...ben sadece seksin planlanmış olmadığı ve benim bir rampaya tırmanmak zorunda olmadığım, eski günlerimizi özledim. | Open Subtitles | أشتاق للأيام الغابرة عندما لم يكن كل شيء مجدول ولم أحتج لشيء |
| Timsahların eski sürüngen fosilleriyle anatomik bağlantıları vardır. | Open Subtitles | لأن التماسيح الأمريكية لديها رابطة تشريحية مع أحافير الثدييات الغابرة |
| Kelt ve Germen arasında. eski Biritanya'yı anımsatıyor. | Open Subtitles | لكنة تجمع بين الألمانية والكيلتية، ممَّا يدلُّ على البريطانية الغابرة. |
| Biliyorsunuz ki, eski zamanlarda sadece güçlüler zengin olurdu. | Open Subtitles | في الأيام الغابرة كان الأقوياء فحسب هم الأغنياء |
| Benzer bir hikâye eski efsanelerde de anlatılır. | Open Subtitles | نفس الحكاية تم توقعها* *بالأسطورة الغابرة |
| "Alacakaranlık Kuşağı" gibi. Orada bunu izliyor muydunuz? | Open Subtitles | أصبحت كمنطقة من العصور الغابرة هل رأيت ذلك العرض هناك؟ |
| "Alacakaranlık Kuşağı" gibi. Orada bunu izliyor muydunuz? | Open Subtitles | أصبحت كمنطقة من العصور الغابرة هل رأيت ذلك العرض هناك؟ |
| Böylelikle arkadaş arayan bu yabancı, onu Yunan Sirenleri gibi büyüleyip kendi ölümüne sürükleyecek olan bu kadınla tanışır. | Open Subtitles | و هكذا الغريبُ الباحثُ عن رفقة، يجدُ امرأةً. تماماً كجنيّات البحر في العصور الغابرة. |
| * Bir efsane anlatılırmış eski zamanlarda * | Open Subtitles | قديماً في الأيام الغابرة حُكيت أسطورة |
| Hybristic eski zamanlarda efendilerine karşı gelenleri bastırmak için çağırılırmış. | Open Subtitles | وحش (هايبرستك) كان يُستحضَر بالأزمنة الغابرة لإبادة من فكّروا بالإطاحة بأسيادهم. |