| Az daha göremiyordun. Bu uzaylı istilacılar neredeyse bizi öldürüyordu. | Open Subtitles | كان ذلك على وشك أن يحدث، كاد هؤلاء الغزاة يقتلوننا. |
| Stalin'in savaş öncesinde başardıkları, beş yıllık plan olan fabrikalar ve apartmanlar, istilacılar tarafından yıkılmıştı. | Open Subtitles | ،إنجازات ما قبل الحرب لستالين كالمصانع والمجمعات السكنية ،التي أقيمت طبقًا للخطط الخمسية كانت قد دمرت من قبل الغزاة |
| 72 saat içinde işgalciler ya esir alınmış ya da öldürülmüştü. | Open Subtitles | في غضون 72 ساعة، كان الغزاة إما تحت الأسر أو قتلى |
| Britanyalılar çalkantılı yüzyıllar boyunca istilacılara karşı şiddetle mücadele etti. | TED | قاوم سكان بريطانيا الغزاة بشراسة خلال عدة قرونٍ من الفوضى. |
| Dünya'dan gelen astronotlar kalenin mührünü kırdı ve kaza ile istilacıları hayata döndürdü. | Open Subtitles | رواد الفضاء من الأرض تفض معقل وإحياء قصد الغزاة. فلاش: |
| Dünyamıza geldikleri havamızı soludukları, yiyip içtikleri anda işgalcilerin kaderi çizilmişti. | Open Subtitles | منذ اللحظة التي وصل فيها الغزاة و تنفسوا هواءنا، و أكلوا و شربوا أصيبوا باللعنة |
| Patojen ve diğer yabancı maddelerin yüzeyinde bulunan bu moleküler izler istilacıların varlığına isyan ederler. | TED | هذه الآثار الجزيئية على سطح مسببات الأمراض وغيرها من المواد الغريبة تنذر بوجود الغزاة. |
| Corporate Invaders 1'de öldün, devamında nasıl oynamaya devam edeceksin? | Open Subtitles | حسناً لقد متّ في شركات الغزاة الجزء الأول إذاً كيف أنت في التتمة ؟ |
| İstilacılar Rusya'ya sevk edilirken, Polonya, Stalin'in aklına takılmıştı. | Open Subtitles | كانت بولندا، طريق الغزاة إلى روسيا، محل إهتمام ستالين |
| Başka hiçbir şey yapamayız, o istilacılar bizi izole ediyor. | Open Subtitles | لايمكنا فعل شيء أخر هؤلاء الغزاة يعزلونا |
| Ancak istilacılar bizim psişik enerjimizle beslenen parazitlerdi. | Open Subtitles | لكن الغزاة كانت الطفيليات الذين يتغذون على طاقتنا نفسية. |
| İşgalciler taht odasına ulaştıklarında adamlarım ortaya çıkıp hepsini ilahî kudretle öldürecek. | Open Subtitles | نعم، وحين يصل الغزاة إلى غرفة العرش، سينهض رجالي. . |
| Boylarımız eskiden düşmandı denizden gelen işgalciler bizi tehdit ettiğinde ülkenizi savunmak için birleştiniz. | Open Subtitles | و عشائرنا كانوا ذات مرة أعداء ولكن عندما احتلونا الغزاة من البحر انضممتم معاً في سبيل الدفاع عن أراضينا |
| Herkes gider. Bu ülke istilacılara nazik davranmaz. | Open Subtitles | ،الكل يرحل هذه البلد ليست رحيمة على الغزاة |
| Umuyoruz ki bu silahı, uzaylı ziyaretçilere karşı kullanabiliriz. | Open Subtitles | على أمل إنه يمكن استخدامه الآن ضد الغزاة الدخلاء |
| O şeyi bulabilirsek, istilacıları yenilgiye uğratmanın çözümü olabilir. | Open Subtitles | إذ أمكننا أن نجد ذلك , ربما يكون هو الحل لهزم هؤلاء الغزاة. اذا .. |
| Dünyamıza geldikleri havamızı soludukları, yiyip içtikleri anda işgalcilerin kaderi çizilmişti. | Open Subtitles | منذ اللّـحظة الّـتي وصل فيها الغزاة و تنفّـسوا هواءنا ، و أكلوا و شربوا أصيبوا باللّـعنة |
| Elinde tüfeğiyle, faşist istilacıların ana vatanımıza attığı her bir adım için ayrı ayrı cezalandırılacağını anlamalarını sağladı. | Open Subtitles | مسلح ببندقية. وبسرعة جعل الغزاة يُدركوا أنه من اليوم. |
| Corporate Invaders 2'nin de temple of doom gibi asıl geçmişteki olayları anlatacağını varsayabilir miyiz, veya karşımızdaki durumu bize yutturmaya çalışan tembel bir yazar mı? | Open Subtitles | هل نفترض أن شركات الغزاة الجزء الثاني في الواقع مثل معبد الموت ؟ أو هذا الكاتب الكسول يحاول أن يرى ردة فعلنا ؟ |
| Galya ve Almanya'yı geçtiler işgalci kuvvetler, Alplere gelene kadar hiçbir direnişle karşılaşmadılar. | Open Subtitles | تاركين بلاد الجال وألمانيا ورائهم، الغزاة لايواجهون أي مقاومة وكذلك جبال الألب، |
| Bu ayrıca istilacı madde ve hasarlı hücreleri kullanan fagositleri de çeker. | TED | يجذب ذلك أيضًا خلايا البلعمة، التي تلتهم الغزاة والخلايا التالفة. |
| Uzaylılar Dünya'yı ele geçirmek üzere donanma olarak gelir, ve insanlık hayatta kalmak için onlara çaresizce bir savaşta karşı koyar. | Open Subtitles | تصل الكائنات الفضائية كحشد من الغزاة, و تتشارك البشريّة في قتال معهم في معركة يائسة للبقاء. |
| Ayrıca "Lordlar işgalcileri ve araziyi görmek için yüksekte yaşarlardı." diyor. | Open Subtitles | و لقد قال أيضا ان الرب عاش على أرض مرتفعة ليراقب الأرض بشكل أفضل و يراقب الغزاة |
| Evet, aslında, büyük bir zevkle söylüyorum ki uzaylı işgalcilerle barış imzladık. | Open Subtitles | نعم في الحقيقة يسعدني أن أعلن أني عقدت معاهدة سلام مع الغزاة الفضائيين |
| Tüccarlık yaparak Asur istilacılarını rüşvetle elde etmeye çalışıyorlardı. | Open Subtitles | وحاولوا رشوة الغزاة الآشوريين كونهم تجّاراً |
| Kiliselere para akıtmayı bilirler ama topraklarınızı istila edenleri dışarı atmanız için size yardım etmezler. | Open Subtitles | ،وكل تلك الأموال التي نمنحها للكنائس في حين يجب علينا أن نساعدكم في التحرر من الغزاة الذين استعمروا أرضكم |