| Çünkü hemen hemen hiç kavga etmiyoruz. Ve seks muhteşemdi. | Open Subtitles | , لاننا بالكاد توقفنا عن الشجار و الغزل كان رائعاً |
| Son duyduğuma göre, sürekli seks yasın beş derecesinden biri değildi. | Open Subtitles | آخر ما سمعته , الغزل الدائم ليس أحد المراحل الخمس للحزن |
| Sen köpek sürüsüyle flört etme taklidi yapmaya çalışınca ısırılan adam. | Open Subtitles | الرجل الذي قضمت يده عندما حاولت تمثيل الغزل على مجموعة كلابه |
| Beni yalnız bırak, flört etmek istemiyorum. Lütfen, yalnız bırak. | Open Subtitles | إتركني لوحدي, لا أريد الغزل رجاء، إتركني لوحدي. |
| - Pekâlâ çocuklar, dağılın bakalım. Nasıl kur yapılacağını anımsıyor musun? | Open Subtitles | حسناً يا شباب، تفرقوا أتذكرون موعد الغزل |
| Eğer daha iyi hissetmemi sağlıyorsa seks yapmamın nesi yanlış? | Open Subtitles | . ما عيب ممارسة الغزل لو أنه يجعلني أشعر أفضل؟ |
| Görünüşe göre gerçeklerden kaçmak istersen seks neredeyse haplar kadar iyi. | Open Subtitles | , اتضح لو أنك أردت الهرب من الحقيقة الغزل شئ كالمخدرات |
| Buna alış çünkü... erkeklerdeki seks tutkusu azmış bir tanrı gibidir. | Open Subtitles | تعوديعليهذا, لأن الغزل هو الآلة النارية للرجال |
| Suçluluktan bahsetmişken, toplum içinde seks nasıldı? | Open Subtitles | , بالحديث عن الذنب كيف كان الغزل أمام العامة؟ |
| O yüzden benden tek alabileceğin şey seks. Bu kadar. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي ستحصلين عليه مني هو الغزل هذا كل شئ |
| Bu konuda, konuşmaya hakkın yok. Senin tek yaptığın, seks. | Open Subtitles | في هذه المرحلة , لا تتحدثان كل ما تفعلانه هو الغزل |
| Telefonla konuşuyorsan birileri arkandan flört edermiş gibi flört edemezsin. | Open Subtitles | إن كنت تتحدثين معه على الهاتف لا يمكن أن تغازليه هكذا ما لم يكن يرد لك الغزل |
| - Hayır sanırım bu bir iltifat. Anladığım kadarıyla uygulamalı bir online flört istiyorsun. | Open Subtitles | اعتقد ان عليك ان تتعملي الغزل عبر الانترنت |
| Senin burada benimle flört edeceğine onu tutuklaman gerekmez mi? | Open Subtitles | حسنٌ إذاً، ألا يحري عليكِ تحسس ياقته عوضاً عن تبادل الغزل معي هنا؟ |
| Sürekli onun ne kadar harika olduğundan bahsediyor bir nevi flört etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | هي دائماً, تتحدث عن كم هو رائع ونوعاً ما بأسلوب الغزل |
| Annemden flört etme tavsiyeleri aldım ki bu kötü bir fikirdi. | Open Subtitles | استمعت لنصائح في الغزل ! من أمي وقد كانت فكرة سيئة |
| O olaydan sonra kur yapma benim için yeni bir şey ama bunu da öğreneceğim. | Open Subtitles | الغزل ده فى الواقع حاجة جديدة عليا بس هبقى كويس فيه |
| Okulunda kur yaptığın konusunda hiç şüphe yok. | Open Subtitles | ليس سراً انك استخدمت الغزل لطريق نجاحك في المدرسة |
| yün çilesi daha iyidir, bu yumaklar sürekli yuvarlanıp garip yerlere giderler. | Open Subtitles | هذه هى مشكلة الكرات عن شلالات الغزل انها تتدحرج فى اماكن صعبة. |
| Tanrım. Sekse benim başlamama bile izin vermiyor. | Open Subtitles | يا للهول لا تدعيني أبدأ بالتحدث عن الغزل |
| seksten sonra mutsuz görünemezsin. Egon için çok kötü olur. | Open Subtitles | أنت لا تبدو سعيداً بعد الغزل هذا سئ للنفس البشرية |
| -Bütün bu flörtler ve... okuyamıyorum numaralarından sonra telefonumu istemeyecek misin? | Open Subtitles | -كل هذا الغزل ... وزعمك الزائف أنك لا تستطيع القراءة... ، وفي النهاية لن تطلبني للخروج |
| Tamam, bu flörtleşme şimdi daha incelikli oldu. | Open Subtitles | حسنا، جيّدة، الآن هذا الغزل غير ملحوظُ قليلاً. |
| Bir savcı koltuğa karpuzları sığdırmayı iyi bilmeli. | Open Subtitles | أحد وكلاء النيابة لديها للحفاظ على الكثير من لوحات الغزل. |