| Bu öfke, son ABD başkanlık seçimlerinden beri hissettiğim bir şey | TED | هذا الغضب هو شعور ظللت أتجرعه منذ انتخابات الرئاسة الأمريكية الأخيرة. |
| Esasen bir kız olarak öğrendim ki -bir kız olarak- öfke, tamamen sessiz bırakılması gereken bir duygu. | TED | كفتاة، تعلمت أن الغضب هو عاطفة يجب أن تبقى مكتومة. |
| öfke genellikle hipertansiyon belirtisidir, biliyorsun. | Open Subtitles | الغضب هو شائع بسبب إرتفاع ضغط الدم، تعلم هذا. |
| Sinir benim sığınağım! Benim kalkanım! | Open Subtitles | الغضب هو ملجـئي ، إنه درعـي |
| Sinir benim doğuştan hakkım. | Open Subtitles | الغضب هو حقي في الحيـاة |
| Kızgınlık düşünceyi bulandırır. | Open Subtitles | الغضب هو سحابة تغطي العقل |
| Kontrol etmesini sağlayan öfkesi oldu. | Open Subtitles | إن الغضب هو ما علّمه التحكم. |
| öfke, yanlış yönlendirilmiş tutkudur. | Open Subtitles | الغضب هو مجرد انفعال اُخطىء توجيهه |
| öfke, Amerika'yı harika yapan bir şeydir. | Open Subtitles | الغضب هو ما يجعل أمريكيا عظيمة |
| öfke yönetimi benim uzmanlık alanım. | Open Subtitles | هل تعرفين ادارة الغضب هو تخصصي |
| öfke yargılamanın çekicidir. | Open Subtitles | الغضب هو مطرقة الحُكمْ على الآخرين. |
| öfke en yıkıcı duygulardan biridir. | Open Subtitles | الغضب هو أحد أكثر المشاعر المدمرة. |
| Dövüş şeklinde öfke en büyük aracındır. | Open Subtitles | الطريقة التي تقاتل بها... الغضب هو اكبر أداة لديك |
| öfke çok normal bir tepki. | Open Subtitles | ـ الغضب هو ردة فعل طبيعية جداً |
| Kızgınlık, modası geçmiş bir korkudur. | Open Subtitles | إن الغضب هو خوف فى طريق للذهاب . |
| Kızgınlık Maze'in doğasında, hamurunda, şeytani DNA'sında var. | Open Subtitles | الغضب هو إعدادات (ميز) الإفتراضية مخبز نوعا ما في حمضها النووي الشيطاني |
| Kontrol etmesini sağlayan öfkesi oldu. | Open Subtitles | إن الغضب هو ما علّمه التحكم. |