| O kaltak çocukların tam vekaletini istiyorsa, şu an itibariyle aldı. | Open Subtitles | إذا ارادت تلك الفاسقة ان ترعى الأطفال فلقد حصلت عليها |
| - Regina sana kaltak diyor. | Open Subtitles | ريجينا تقول لكل شخص أنها تكرهك , لأنك تبدين مثل الفاسقة |
| O sürtük bana ne yapacağımı söyleyemez, Brady Bunch'taki annelere benziyor. | Open Subtitles | تلك الفاسقة قالت بأنّني ساكون ، مثل الأمّ في باقة برادي. |
| Niye kadından bahsederken hep karı, sürtük veya fahişe diyorsun? | Open Subtitles | لماذا تصفون الأنثى بالعاهرة او الفاسقة كلما تحدثتم عنها؟ |
| O orospu yüzünden çok acı çektiğin için... çok endişeleniyordum. | Open Subtitles | كنت قلقا لأنّك مررت بالجحيم بسبب زوجتك الفاسقة تلك |
| Ta ki o pasaklı fahişe Alice oğlumu baştan çıkardığından beri! | Open Subtitles | وذلك منذ ان أغوته تلك الفاسقة الفاجرة أليس |
| O kahpe karý yaptý ama. Nefsi müdafaa sayýlýr. | Open Subtitles | ذلك من فعل تلك الفاسقة سيعتبرونها دفاع عن النّفس .. |
| - Hayır, seksi polis. Kaşar poliste sadece bir etekle iki rozet vardı. | Open Subtitles | لا، شرطية مثيرة، الشرطية الفاسقة زيها أتى بتنورة وشارتين فقط |
| Fakat o zamana kadar George Wickham'ın ahlaksız alışkanlıkları ve çapkın tavırları vardı. | Open Subtitles | لكن في ذلك الوقت عادات جورج ويكهام الفاسقة كأساليبه كانت تزيد |
| Bırak gireyim kaltak! Yoksa camı paramparça ederim! | Open Subtitles | دعيني ادخل ايتها الفاسقة سَأُحطّمُ هذه النافذةِ الداعرةِ |
| Şu kaltak balinanın üzerine bir sünger çek de seninle dostluğumuza devam edelim artık. | Open Subtitles | متى ستنهى علاقتك بتلك الفاسقة حتى نعود كأصدقاء من جديد |
| Şu kaltak balinanın üzerine bir sünger çek de seninle dostluğumuza devam edelim artık. | Open Subtitles | متى ستتخلص من تلك الفاسقة حتى نعود أصدقاء من جديد ؟ |
| Bir bak ona, adamım. kaltak olmaktan çok uzak biri. | Open Subtitles | إنظر إليها يا رجل إنها مختلفة عن الفاسقة |
| kaltak! Böyle bir şey yapacağını biliyordum. | Open Subtitles | ايتها الفاسقة , كنت اعرف بانك سوف تتطرقين الى فعل ذلك |
| Karısının tüm parasına konacak bir sürtük olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قال بأنكِ الفاسقة الوحيدة التي سوف تحصل على كل أموال زوجته |
| Uyuşturucu müptelası genç sürtük haklı, Ted. | Open Subtitles | أن المراهقة الفاسقة صاحبة المخدرات على حق |
| Kaz ayağı, sarkık memeler, pörsümüş bacaklar çirkin ve yaşlı sürtük... | Open Subtitles | متجعدة العينين , مترهلة الثديين فخذي الجبن , قبيحة الفاسقة العجوز , لعينة |
| sürtük gibi giyinen cini oynamak çok yorucu. | Open Subtitles | إنه أمرٌ متعِب بأن تؤدي دور القزمة الفاسقة. |
| O orospu yüzünden çok acı çektiğin için... çok endişeleniyordum. | Open Subtitles | كنت قلقا لأنّك مررت بالجحيم بسبب زوجتك الفاسقة تلك |
| Olay gerçekleþtikten sonra olmaz. Ayrýca oðlum, kahpe karýyla kafayý yemiþ psikopatý ayýrt edebilmek önemlidir. | Open Subtitles | ليس بعد وقوع الحادثة، ومن المهم أن تفرّق يابنيّ بين الفاسقة |
| Babam ve Serena Van Der Kaşar ile yiyeceğim yemekten kaçmak için can atıyorum. | Open Subtitles | انا أموت لأحصل على عذر لتخطي وجبة الأفطار مع ابي و سيرينا فان دير المرأة الفاسقة |
| Git işine. - Tanrım, seni ahlaksız. - Ov. | Open Subtitles | ابتعدي يا إلهي ، أيتها الفاسقة - |
| Ben dostlarımın, yüzlerinin çamura gömülüp, kıvranarak ölüşünü, sırf bu, amına koduğumun kaltağı, bu siktiğimin orospusu keyif sürsün diye izlemedim! | Open Subtitles | أنا لم أشاهد زملائي يموتون ووجههم في التراب حتـّى تقوم هذه الفاسقة هذه العاهرة، بهذه الأفعال.. |
| Şu manyak sürtüğü buradan hemen götür. | Open Subtitles | أخرج تلك الفاسقة المضطربة العقل من هنا حالاً |
| Kyle'ın mazeret tanığı Patrick Molloy'u araştırdım ve reşit olmayana karşı şehvet ve müstehcenlikten. dolayı tutuklanmış olduğu çıktı. | Open Subtitles | تحققت من شاهد حجة غياب (كايل)، (باتريك مولوي)، واتضح أنه اعتقل بتهمة الافعال الشهوية الفاسقة مع قاصر |