| Evet, annem hep öyle derdi Yargıç. Annem bana hep öyle yap der. | Open Subtitles | أنها تقول ذلك دائماً , أيها القاضى هذا ما تخبرنى أن أفعله دائماً |
| Ailenin açtığı dava görevli Yargıç tarafından Seul merkez mahkemesinde incelendi ve reddedildi. | Open Subtitles | الدعوه القضائيه للعائله حفظة فى ملف من قبل القاضى فى محكمة سيؤول المركزيه |
| Eğer o zamana kadar bekleyebilirsen belki Yargıç bir emir çıkartabilir. | Open Subtitles | لو أمكنك الانتظار حتى ذلك اليوم ربما يصدر القاضى امر توقيف |
| İddianameden sonra, Hakim sana suçu kabul edip etmediğini soracak. | Open Subtitles | عندما تُقرأ التهم سيسألك القاضى ما هو دفاعك عن نفسك |
| Sayın Hâkim Chicagolu saygıdeğer rakibim, bu farazi sorularıyla konuyu dağıtıyor. | Open Subtitles | الذين يمكنك دعوتهم على العشاء ؟ يا سيادة القاضى ، إن معارضى المحترم من شيكاغو يقوم ببعثرة المسألة بأسئلة افتراضية |
| Erik akıl hastanesine yattı, Yargıç da tüm velayeti bana verdi. | Open Subtitles | مع دخول إريك إلى المصحة العقلية , القاضى أعطانى الوصاية الكاملة |
| Sabah Yargıç kararını vermeden önce bir cevap vermen gerek. | Open Subtitles | نحن نحتاج لرد فى الصباح , قبل أن يحكم القاضى. |
| Sayın Yargıç, buradaki yeminli ifadede tutuklama emri için yeteri kanıt var. | Open Subtitles | حضرة القاضى , هناك ما يكفى فى هذه الشهادة لتضمن لنا مُذكرة |
| Eminim ki, eğer onun sorumluluğunu alırsanız Yargıç buna izin verecektir efendim. | Open Subtitles | انا متاكد ان القاضى سيسمح لك بهذا لو طلبت ان تصبح مسئولا عنها |
| Brooklyn'de Kuzey Sahil Yolu'nda oturan Yargıç Cullman'ın telefonu nedir? | Open Subtitles | أعطنى رقم القاضى كولمان . بالطريق الساحلى الشمالى ببروكلين |
| Üzülme Yargıç, Kızılderililerin kalanına geldi. | Open Subtitles | لا تقلق أيها القاضى لقد انتهوا لآخر هندى |
| Yargıç biraz önce demiştin ki, katil bizden birisi. | Open Subtitles | أيها القاضى ، لقد قلت لتوك أن أحدنا هو القاتل |
| Yargıç tam da seni sorgulayacakken görünüşe göre ceketini almak için buraya yukarıya çıktın. | Open Subtitles | حينما كان القاضى على وشك استجوابك صعدت إلى هنا على افتراض أنك ستحضرين معطفك |
| Annemi tutun Yargıç. Bayılacak gibi. - Yavaş. | Open Subtitles | أمسكها أيها القاضى , يبدو أنها ستفقد الوعى ليس بهذة السرعة |
| Bir dahakine onu sen götür Yargıç. | Open Subtitles | فى المرة القادمة ستأخذة أنت , أيها القاضى |
| - Olduğun yerde kal delikanlı! Yere ser onu Yargıç. Tekmele! | Open Subtitles | إضربة أيها القاضى , أركله بعيداً لا تدعه يأخذنى |
| Birkaç yıl önce boşandım, Meksika'da, ama Hakim sahtekarlıkla suçlandı. | Open Subtitles | لقد حصلت على الطلاق منذ سنتين فى المكسيك و لكن القاضى قد وجه إلى تهمة الإحتيال |
| Engel olursan, Hakim karşısında hesap vermek zorunda kalırsın. | Open Subtitles | اذا عارضت ذلك فسيكون عليك المثول أمام القاضى صباحا لتبرير ذلك |
| Ama Hâkim inanmayabilir. Yürü kukucuk, topla pılını pırtını. | Open Subtitles | ربما القاضى لن يصدقك, هيا يا عزيزى أحضر أغراضك, هيا, دعنا نذهب |
| Diyorum ki, yaşlı Yargıcın çok şey bildiğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | إننى لا أقول و لكن ألا تعتقد أن القاضى العجوز يعرف أكثر من اللازم ؟ |
| yargıcı görüp, tahkikatı yeni tanık için erteleteceğim. | Open Subtitles | سأذهب لمقابلة القاضى وتأجيل التحقيق فى أنتظار دليل آخر |
| hakimin kokaini bırakması için yolladığı spa'yı mı diyorsun? | Open Subtitles | تعنين المنتجع الذى أمره القاضى بالذهاب إليه ليقلع عن الكوكاين ؟ |
| Buna gerek yok, koridorda yargıca rastladım, her şeyi hallettim. | Open Subtitles | لا نحتاجها. ذهبت الى القاضى فى القاعة. واهتممت بكل شىء. |
| Bu mektup dosyana konulur ve herhangi bir suç işlemen hâlinde karar verme aşamasında davanı inceleyen hakime sunulur. | Open Subtitles | سيوضع هذا الخطاب فى ملفك و لو أدنت فى مرة بجريمة سيقدم إلى القاضى , وحينها سيقوم أو ستقوم |
| Sayın Başkan, bu konudaki... 4. şahit... | Open Subtitles | سيادة القاضى , هذا رابع شاهد للإدعاء بنفس الأمر |
| Yan taraftaki Yargıç Hoffman'ın mahkeme odasına gitmeni istiyorum. | Open Subtitles | اريدك ان تذهب إلى قاعة القاضى هوفمان المجاورة |
| Yargıçla konuştum veseni bırakamayı kabul etti tabii benim gözetimim atında olmak koşuluyla. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع القاضى و وافق على إطلاق سراحك تحت إشرافى |
| Sayın yargıcım, 'suçsuzum' iddiasını geri çekip, suçu kabul etmek istiyoruz. | Open Subtitles | سعادة القاضى , نود أن نسحب ردنا الدفاعى بعدم الذنب و ان نبدله بالإقرار بالذنب |
| Eyalet Hakimi, cezanı onayladı. | Open Subtitles | الحكم صدر من القاضى ذو الشأن المحترم فى الولايه. |
| - Nasıl yani? mahkemeye bir sürü insanı çıkarıp yargıca içlerinden birini mi seçtirirsiniz? | Open Subtitles | هل ستضعنا فى المحكمة وتطلب من القاضى ان يختار احدانا |