| Bugün, Yargıç eğilmenizi böylece yoldan geçen sürücülerin size vurmasını istiyor. | Open Subtitles | القاضية تريدُ مِنكم اليوم الأنحناء حتى يستطيع الناس صفعكُم من سياراتهم |
| Yargıç Kate Lavinio'nun cinayetinden, sizi tutuklamak için burada bulunuyorum. | Open Subtitles | أنا هنا للقبض عليك بسبب جريمة مقتل القاضية كايت لافينيو |
| Gerekli belgeleri görevli memurla beraber dün teslim edebildim, Sayın Yargıç. | Open Subtitles | لقد قمت بإدراج تلك الأوراق مع الكاتب بالأمس يا سيّدتي القاضية. |
| Sayın Hakim, biz cinayetin orada işlenmiş olduğunu kabul ediyoruz. | Open Subtitles | سيدتى القاضية نحنُ نومن بأن هناكَ جريمة قد حدثت بالفعل |
| - Çoklu Kişilik Karışıklığı. - İtiraz ediyorum Sayın Hakim. | Open Subtitles | و تحديداً من مرض إنفصام الشخصية ــ أعترض سيدتى القاضية |
| Sayın Hâkim, sadece açıklığa kavuşturmak için Ruth Yamaguchi Beyaz Saray'da çalışıyor? | Open Subtitles | حضرة القاضية ، لأكون واضحة .. ان روث ياماغوتشي تعمل بالبيت الابيض |
| Bu şekilde Yargıç okulu astığını düşünüp bize karşı tavır almaz. | Open Subtitles | بهذه الطريقة القاضية لن تحمل ضدنا أننا جعلناك تغيبين عن المدرسة. |
| Yargıç onun dürüst bir müdür olduğunu görecek kadar zeki. | Open Subtitles | لا، القاضية ذكية وسوف ترى أنه كان مجرد موظفًا مخلصًا |
| Sayın Yargıç, ...üçüncü parti adayının oyları % 3.2 de kalmış. | Open Subtitles | سيدتي القاضية نسبة التصويت لمرشح الحزب الثالث لا تتجاوز 3,2 بالمئة |
| Ayrıca Yargıç Harper, saat 17.30 civarında tuzağa düşürülmüştü yani doktor yapmamış. | Open Subtitles | نعم و القاضية هاربر تعرضت لكمين في غرفة الدرج حوالي الساعة 5: |
| Sayın Yargıç, erken bir öğle yemeği molası vermemiz mümkün mü? | Open Subtitles | حضرة القاضية كنّا نتسائل إن كان بوسعنا التوقف مبكراً لأجل الغداء |
| Telsizde bir yanlış anlaşılma olmuş Sayın Yargıç hepsi bu. | Open Subtitles | هذا كلهُ من المذياع ؛ حضرة القاضية هذا كل شئ |
| Yargıç bana bu bilgiye nasıl ulaştığımı sorduğunda onun arabasına girdiğini mi söyleyeyim? | Open Subtitles | حين تسأل القاضية كيف حصلت على المعلومة، هل علي إخبارهم أنّك اقتحمت سيارتها؟ |
| Yargıç bana bu bilgiye nasıl ulaştığımı sorduğunda onun arabasına girdiğini mi söyleyeyim? | Open Subtitles | حين تسأل القاضية كيف حصلت على المعلومة، هل علي إخبارهم أنّك اقتحمت سيارتها؟ |
| Yargıç Forer kanunu uygulamak zorundaydı. | TED | وكان يتوجب على القاضية فورير اتباع القانون هذه المرة |
| Bu mahkeme bir zarf atma, Sayın Hakim. Bu kadar basit. | Open Subtitles | الغرض من هذه الدعوى هو تصيد المعلومات فقط يا سيادة القاضية |
| Hakim karınızla konuşurken ne kadar şiddet dolu olduğunuzu fark edecek. | Open Subtitles | مايجبُ على القاضية أن تدركه هو العنف الذي تقوم به لها |
| Sayın Hakim, bunu kasıtla işlenmiş bir suç olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | يا حضرة القاضية, لا أشعر أن هذه كانت جريمة كيدية |
| Hâkim onu yakalamaya çalıştıktan sonra kasap buna tuzak kurmuş muhtemelen. | Open Subtitles | والجزار أوقعه في فخ ربما بعد أن حاولت القاضية الإمساك به |
| yargıcın gözünün içine bakarak parmaklarını yalıyor. | Open Subtitles | و يلعق يديه لكى ينظفها اللعنة عليه فقالت القاضية |
| Yüksek Mahkeme yargıcı Sandra Day O'Connor, erken kariyerinden 5 sene ara verenlerden | TED | القاضية بمحكمة العدل العليا ساندرا دي أوكونور انقطعت عن العمل لخمس سنوات في وقتٍ مبكر في حياتها المهنية. |
| Hâkime Bilmem Ne, nikâh sahnesine dek burada oturun. | Open Subtitles | أيتها القاضية مهما كان اسمك، اجلسي هنا حتى مشهد الزفاف. |
| Bir yerde okuduğuma göre Judge Judy yılda 25 milyon $ kazanıyormuş. | Open Subtitles | قرأت في مكان ما ان "القاضية جودي" جنى 25 مليون العام الماضي |
| - "Çeşitli kişilik" olarak bilinir. - İtiraz ediyorum, Sayın yargıcım. | Open Subtitles | و تحديداً من مرض إنفصام الشخصية ــ أعترض سيدتى القاضية |
| Dövüşe başladıkları anda profesyonelleri yerle bir eden tek-teknik nakavt artisti. | Open Subtitles | المخادع صاحب الضربة الواحدة القاضية الذي أطاح بالبعض وكأنّهم بدئوا للتو |
| hâkimin ofisi için arama izni talep ettiğimde işimi kaybetmiştim. | Open Subtitles | تم توقيفي عندما عندما طلبت مذكرة تفتيش لمكتب القاضية |
| Peki, o zaman git hakime ya da herkimse ona iyi bir aile olmadıklarını onlarla yaşamak istemediğini söyle. | Open Subtitles | من ثمّ اتركيهم، أخبري القاضية أنّهما أبوين غير ملائمين وأنّكِ لا تريدين البقاء معهم |
| Beşten önce dosya bir kuryeyle yargıca iletmiş ve mübaşır da imzalamış. | Open Subtitles | سلمه أحد السعاه إلى القاضية قبل الساعة الخامسة ووقّع عليها حاجب المحكمة |