| Bugün "göze göz", "yakalanırsan" demek. | Open Subtitles | اليوم العين بالعين تعني فقط لو تم القبض عليك |
| Polis tarafından yakalanırsan ya da basından biri resmini çekerse... | Open Subtitles | في حال تم القاء القبض عليك من الشرطة و تم تصويرك من قبل الصحافة |
| - Evet, seni yakalamak üzereyim. | Open Subtitles | وها أنا على وشك القبض عليك كما في السابق |
| seni tutuklamak zorunda kalmak istemem. | Open Subtitles | . فأنا لا أريد أن القي القبض عليك |
| Çünkü Yakalanmaktan bir gün uzaktasın. | Open Subtitles | لأنك على مقربة يوم من القبض عليك |
| Eğer gerçekten eski günlerdeki gibi olmasını istiyorsan senin peşinden koşup yakalamaya çalışırım. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تشعر كالأيام الخوالي حقاً, أستطيع أن أطاردك و أحاول القبض عليك |
| Dün akşam seni Ritz'de bekledim. Yakalandın zannettim. | Open Subtitles | لقد إنتظرتك فى الفندق أمس أعتقدت انه تم القبض عليك |
| Yeniden tutuklanma ve madde bağımlılığı programını tamamla. | Open Subtitles | لا تتسبب في القبض عليك مجددًا وأكمل برنامج الإدمان |
| Benim işim seni içeri atmak | Open Subtitles | عملي هو إلقاء القبض عليك وأرى العدالة تُطبّق |
| Üstelik, şimdi gidersen, 48 saat içinde yakalanırsın. | Open Subtitles | الى جانب ذلك، إذا ذهبت الآن سيتم القبض عليك في غضون 48 ساعة. |
| Kitaba geri dönelim. Londra`da tutuklanmanı anlatsana bize. | Open Subtitles | عودة للكتاب مالأمر حول القبض عليك في لندن؟ |
| Çalınan mücevherlerin ve dükkan sahibinin öldürüldüğü silahın olduğu bir arabada yakalandınız. | Open Subtitles | لقد تم القبض عليك في السيارة مع المجوهرات المسروقة و المسدس المستجدم في قتل صاحب المحل |
| yakalandığın zaman beni neden ele vermedin? | Open Subtitles | لِمَ لمْ تشي بي حينما ألقوا القبض عليك ؟ |
| Üstünüzde para ve afyonla yakalanmışsınız, Bay Scoville. | Open Subtitles | تمّ القبض عليك وبحوزتك مال ومُنشّطات، سيّد (سكوفيل). |
| Eğer ceza bölgenin dışında yakalanırsan, ondan bekleyebileceğimiz en fazla yönetim kuruluna bir mektup göndermesi olur. | Open Subtitles | إذا تم القبض عليك متلبساً خارج منطقة حظرك حسنا، كل ما سيقوم به هو كتابة رسالة إلى مجلس إدارته |
| yakalanırsan, öldürülürsün. | Open Subtitles | إذا ألقوا القبض عليك سيُطلقون عليك النار |
| Ancak şimdi yakalanırsan senin için bir kayıp olacaktır. | Open Subtitles | وعلى أي حال فلن تخسر إن تم القبض عليك الآن |
| Bu aptalca olurdu çünkü polisler seni yakalamak istiyor. | Open Subtitles | حسنا، من شأن ذلك أن يكون غبيا لان الشرطة تريد القبض عليك |
| - Boş dilekler. Hayır. Benim dileğim seni yakalamak. | Open Subtitles | تمنى النسيان فقط - لا , أمنيتي هي القبض عليك - |
| O seni tutuklamak istiyor. | Open Subtitles | انه يريد القبض عليك. وأنا أعلم. |
| Bir rakam söyle, seni tutuklamak zorunda kalmayalım. | Open Subtitles | تقريبا ، لئلا يكون علينا القبض عليك |
| Yakalanmaktan nasıl kaçtınız? | Open Subtitles | كيف تم القاء القبض عليك يا فتى؟ |
| Polisler seni yakalamaya çalışırken kendini yakmıştın, unuttun mu? | Open Subtitles | انت احرقتي نفسك عندما حاول الشرطة القبض عليك . هل تتذكرين ؟ |
| - Şifre kırıcılığından Yakalandın. - Yani? | Open Subtitles | أنت تم القبض عليك مرتين بتهمة التسلل الحاسوبي و ماذا بعد |
| Fakat savcılığın senin tutuklanma talebini gönderdiğini bilmemi istedi. | Open Subtitles | لكنه ارادني ان اعلم ان القاضي قد اصدر امر بالقاء القبض عليك |
| Evet, ama seni içeri aldıkları gece Ghost orada değildi. | Open Subtitles | نعم ، لكن جوست لم يكُن هُناك تلك الليلة عندما تم القبض عليك |
| Eğer aptal anlarsa, yakalanırsın, hapse girersin. | Open Subtitles | إذا كشف أمرك، سيتمّ القبض عليك وستوضع في السجن |
| Bu da NSA tarafından tutuklanmanı gerektirir. | Open Subtitles | و أنه سيتطلب القبض عليك حالاً من قبل وكالة المخابرات المركزية |
| Fort Craig civarında yakalandınız. | Open Subtitles | لقد تم القبض عليك بالقرب من فورت كريج. |
| Kopya çekerken yakalandığın için. | Open Subtitles | حسناً, هذا لأنك قد تم القبض عليك وانت تغش |
| Mekong'u yasadışı olarak geçerken yakalanmışsınız. | Open Subtitles | (و تم القبض عليك تعبر نهر (ميكونغ بطريقة غير مشروعة |