| pasta çok güzelmiş. Momo'ya da biraz götürsem iyi olacak. | Open Subtitles | هذا الكيك لذيذ جداً لابد أن أشترى بعض منه لمومو |
| Kas hücrelerini alıyoruz, yapıştırıyor veya dışını bu kas hücreleri ile kaplıyoruz çok katlı pasta yapmak gibi, eğer yapıyorsanız. | TED | نأخذ الخلايا العضلية, و ندهن أو نغطي الجزء الخارجي بهذه الخلايا, تماما كما نفعل مع طبقات الكيك |
| Bütün parasını bu kek hamuru kutularına sakladığını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أنها خزنت كل مالها في علب الكيك تلك؟ |
| Biraz da kek al. Cildinin çatlamasına yardımcı olur. | Open Subtitles | تناولى بعض الكيك ، ربما يجعل بشرتك مرهقة اراك فيما بعد حبيبتى |
| Gelin nerde bilmiyoruz ki, pastayı kessin. | Open Subtitles | ولا نعرف أين العروسة لذالك هو من يقطع الكيك |
| Amerikalıların Atlas Okyanusu'ndan geçerek pasta getirecek uçak ve yakıtları var. | Open Subtitles | يعني أن الأمريكان لديهم وقود و طائرات لنقل الكيك عبر المحيط الأطلسي |
| - Hadi parmaklarımızla şans işareti yapalım - Hadi. Hepimize biraz pasta alalım. | Open Subtitles | دعونا نحافظ على اصابعنا متشابكة دعونا جميعا نتناول بعض الكيك |
| Hemen önerme yapayım. Öneririm ki, pasta seçmek lazım önce. | Open Subtitles | هذا ما أقترحه أقترح بأن نختار الكيك أولاً |
| -Çünkü pasta nasıl bir düğün olacağını belli eder. | Open Subtitles | لأن, الكيك كما تعلمون يحدد بعض الأحيان الزفاف الذي تريدونه |
| Bati yakasindan kalkip buraya bir parca pasta yemek icin geldiniz. | Open Subtitles | الذي اتى من الجانب الشرقي للحصول على قطعة من الكيك |
| Yani, pasta hakkında konuşmak istediğimi hiç hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أنني لا أذكر إن كنت أريد أن أتحدث عن الكيك فلم أكن أشعر بالجوع لهذه الدرجة |
| Köylüler kek yiyip politika konuşacaklar. | Open Subtitles | سيصبح أكل الفلاحين الكيك ونقاشهم في السياسة. |
| Ve bir sürü kurabiye, panç ve kek hazırlayabiliriz. | Open Subtitles | ويمكننا ان يكون لدينا الكعك و شراب مسكر و الكيك |
| Bizde böyle bir şey olmaz. kek yemek için her yere gidebiliriz. | Open Subtitles | لا شئ من هذا القبيل , نحن مستعدين للذهاب إلي أي مكان لنأكل الكيك |
| Ama ilk önce yukarıda kek ve dondurma var! | Open Subtitles | لكنأولاً.. الكيك والآيسكريم في الأعلى .. أجل الجندي يزحف على بطنه |
| Güven vermeyen bu gibi durumlarda insanların size inanması, bir dilim kek gibi bir şey. | Open Subtitles | في هذه الأوقات الصعبة أتعتقدون أنها قطعة من الكيك لكي يثق الناس بكم؟ |
| Kahve alırım, bayan, ama şimdi kek yiyemem, sağolun. | Open Subtitles | نعم يا سيدتي أريد قهوة لكني لن أتمكن من اكل الكيك |
| pastayı kestiğimde aşağı baktım ve bir eli kestiğimi gördüm. | Open Subtitles | عندما قطعت الكيك ونظرت للأسفل وجدتني أقطع تلك اليد |
| çörek pişirip onunla birlikte getirecektim. | Open Subtitles | اوه لقد كنت ساصتع سلة من الكيك واخذه اليكم |
| İnsanlar uzay keki ile kafayı bulmuşken bir sürü tuhaf şey görürler. | Open Subtitles | الناس يشاهدون توهمات كثيرة عندما يحششون باكل الكيك الفضائي |
| pastanın yerini biliyorum, biraz getireyim mi? | Open Subtitles | أعلم أين هو الكيك , هل أذهب و أتي لنا بقطعه؟ |
| Bakın, kimse bedava kekten bahsetmedi. Sadece kahve ikramımız. | Open Subtitles | لا أحد آخر قال شيئا عن الكيك المجانى القهوة مجانية |
| Yani, bence önce pastadan başlamalısın... | Open Subtitles | نعم.نعم اعني, حسنا, ربما عليكي فقط ان تذوقي الكيك اولا |
| Bu krep getirme işini almanı sağlayan şey neydi, ha? | Open Subtitles | لماذا تعتقد انه اتى بك لهذا العمل؟ ألتقدم الكيك الساخن |
| Bu minik kekler neden pastadan çok daha güzeller. | Open Subtitles | لماذا كؤوس الكيك أفضل بكثير من الكيك؟ |
| Gece mesaimdeki arabayı süren arkadaş kekleri dağıtıyor, sadece yerlerine teslim ediyor. | Open Subtitles | ؟ الشخص الذي يعمل معي بالليل .. في توصيل الكيك المحلى .. |
| Dün pastaları tatmaya gittik. | Open Subtitles | لقد ذهبنا لتذوق الكيك يوم أمس |