| Birlikte sınıfın en arkasına geçtik ki tükürük bombardımanından kaçınabilelim. | TED | انتقل كلانا إلى آخر الصف لكي يتوقف قصفنا بكرات اللعاب. |
| Ayrıca yiyeceği daha iyi emmek için sıvı hâle getiren sindirim enzimleriyle dolu tükürük de salgılayabilir. | TED | بإمكانه أيضاً أن يفرز اللعاب مع إنزيمات هاضمة تحول الطعام إلى سائل لتسهيل امتصاصه. |
| Her şey Arnold'ın Birleşik Krallık Milli Sağlık Sigorta kurumunda bir tükürük örneği için küçük bir test kabına tükürmesiyle başladı. | TED | بدأت القصة حين طُلب منه إرسال عينة لعاب في صندوق عينات اللعاب هذا لمؤسسة التأمين الصحي الوطنية في المملكة المتحدة. |
| Kanser hücrelerinin aslında tümörlerden salya yoluyla bulaştığını düşünüyoruz. | TED | نحن نظن ان خلايا السرطان التي تأتي من الورم تنتقل الي اللعاب |
| Biz, yiyeceğe koşulsuz uyarıcı, salya akıtmaya ise koşulsuz tepki adını veriyoruz. | TED | نسمي الطعام المثير الطبيعي، ونسمي إسالة اللعاب استجابة طبيعية. |
| Ve şunu hatırlayın - ve hiç unutmayın - sizleri bulduğumda, o kadar salyalı sarhoşlardınız ki brandi bile satın alamıyordunuz. | Open Subtitles | و تذكر ذلك - لا تنساه أبدا - عندما وجدتك كنت سكيرا يسيل اللعاب من فمه كنت لا تستطيع شراء البراندى |
| Laboratuvar marketin dışında bulunan izmaritteki tükürükten... ve bandanadaki saç telinden buldu. | Open Subtitles | تحليل المعمل فحص اللعاب الموجود على أعقاب سجائر التى وجدت خارج المتجر |
| Eğer hayatta tek ilgilendiğin şey, ne kadar tükürük saldığın ise mutlu olmak çok kolay. | Open Subtitles | إن السعادة أمر سهل، إذا كان همِك الوحيد في الحياة، هو معرفة كمية اللعاب التي تتساقط من فمك. |
| Bir insan konuştuğunda ağzından doğal olarak tükürük çıkar. | Open Subtitles | كما ترى، من الطبيعي أن يتناثر اللعاب من الفم أثناء الحديث |
| Tamam... tükürük incelemek zevklidir. | Open Subtitles | حسناً, نتحدث على اللعاب دائماً هناك ما يسر الجمهور |
| Edindiğimiz bilgiye göre, virüs hastalık kapmış farelerden, insanlara tükürük ve kan yoluyla bulaşıyor. | Open Subtitles | ولحد علمنا هذا الفيروس ينتشر من اللعاب ودماء الفئران المصابة الى المضيف الانسانى |
| Dudağında, ağzını sulandıran bir şey bildiğini gösteren hafif bir tükürük var! | Open Subtitles | يا إلهي لديك ذلك اللعاب القليل على شفتيك هذا يعني انك تعلمين شيئاً مهماً |
| "Sekiz bin galon tükürük ve 560 km saç üretirsin." | Open Subtitles | كما تنتج 8 آلاف جالوناً من اللعاب و350 ميلاً من الشعر |
| Hayvan kafatasında, ağza salya ileten bir kanal buldu. | TED | وجد مجرى هواء في الجماجم الحيوانية يرسل اللعاب للفم. |
| Bilirsin,kuduz salya tarafından geçer. | Open Subtitles | انت تعرف ، انه كالداء ينتقل عن طريق اللعاب |
| Araçta bulduğumuz salya ile eşleşti. | Open Subtitles | تطابق اللعاب الذي وجدناه على صندوق سيارتك |
| salya, mesela bir sakızın üzerindeki DNA testi için mükemmel bir kaynaktır. | Open Subtitles | اللعاب من العلكة الممضوغة مصدر ممتاز للحمض النووي |
| Lorena Vasquez'in tırnağındaki deri boynundaki salya, vücudundaki tek tük saçlar. | Open Subtitles | الجلد تحت أظافر القتيلة، وبقايا من اللعاب على رقبتها الشعر الموجود على جسدها |
| Bu bol salyalı gösterinin sebebi Keith'in birkaç günlüğüne şehir dışına gidiyor olmasıydı. | Open Subtitles | عرض اللعاب هذا كان لأن كيث كان مسافرًا لعدة أيام |
| Biliyorum. Dinadan bulaştığını söylüyorlar ama bu böceklerin tükürükten nasıl geçtiğini anlayamıyorum. | Open Subtitles | انا أعلم,لقد قالت ان هذه الحشرات انتقلت لى من دينا و لكن انا لا اعلم كيف للحشرات ان تعوم فى كل هذا اللعاب |
| Kim, kocaman, salyalar saçan ve top tutabilen dev bir yaratığı istemez ki? | Open Subtitles | ، أيّنا لا يرغب بوحش ضخم كثير اللعاب و بإمكانه التقاط الكرة في النهاية ؟ |
| Ve hallettiniz de, Zoe Mercado'nun cesetteki tükürüğü inceleyen kişi olmasından emin oldunuz ve beklediğiniz gibi Louis Bowman ile eşleştirdi. | Open Subtitles | ، وفعلتِ ذلك تأكدت من ان زوي ميركادو هي من ستختبر اللعاب على ملابس ماريسا و، كما توقعتِ قامت بمطابقته مع لويس |
| Babalar Günü. Oğlum, kapalı dudaklarımdan akan salyayı siliyor. | Open Subtitles | عيد الأب، يمسح إبني اللعاب الذي يسل من شفتي المقفلتين |
| duman kiri tütün, marihuana, esrar, hayvan kanı .sperm ve tükürükle kaplanmış. | Open Subtitles | . الماريجوانا, المثأمفتامين, دم الحيوانات, السائل المنوي و اللعاب |
| Kullanılan tükrük için Çiçeklerle gelen zarfı mühürlemek için | Open Subtitles | من اللعاب الذي استخدم لإغلاق الظرف الذي جاء مع الأزهار |
| Çok aşırı salyası yok ve kuduz belirtileri göstermiyor, ama kuduz belirtileri hemen görülmez. | Open Subtitles | إنها لا تسيل اللعاب بشدة أو تظهر مؤشرات داء الكلب لكن هذا المرض لا يظهر فوراً |
| Hey! Deriye salyanı akıtma demedim mi? | Open Subtitles | ما الذي قلته لك عن منع سيل اللعاب على الجلد. |
| Yiyorlar, içiyorlar, uyuyorlar, bağırıyorlar, ağlıyorlar, salyalarını akıtıyorlar. | Open Subtitles | لا يفعلون شيئاً سوى الأكل والصراخ والجذب واللكز والدفع وإسالة اللعاب |
| ve daha fazla salgı edinmeye karar verdim. | TED | ففكرنا اننا سوف نحاول ان نخرج ان نجلب بعض اللعاب |