İsminizi duyduğunuzda, benim tarafıma, şu parlak siyah şeyin yanına geçin. | Open Subtitles | من يسمع اسمه يعبر الى جانبي عند ذلك الشي الاسود اللماع |
Bayım, bu parlak kel kafanız mükemmel görünüyor. | TED | سيدي، ذو الرأس الأصلع اللماع أظن أن هذا رائع |
parlak krom kaplamayla, menevişli çelikten yapılmış. | Open Subtitles | انه مصنوع من الفولاذ و مغطى بمعدن الكروم اللماع |
Parlayan zırhındaki benim büyük, güçlü şovalyem. | Open Subtitles | فارسي الكبير الشجاع في درعه اللماع |
Yüzünde Parlayan bir şey var. | Open Subtitles | هناك بعض من اللماع على وجهك |
O güzel, parlak kupa benim olmalı ve Kralın olması gereken bütün şanı şöhreti şu yerden bitme penguen kapıyor. | Open Subtitles | يجب أن أخذ الكأس اللماع الجميل وذلك بطريق الكعكة الملفوفة يقطع كل المجد الذي من المفترض أن يصل للملك |
Şuradaki Bay parlak Ayakkabı gibi Demiryolu için de çalışmıyorsun. | Open Subtitles | لستتعمللدىالسكةالحديد... مثل سيد الحذاء اللماع هذا |
Şuradaki Bay parlak Ayakkabı gibi demiryolları için çalışmıyorsun. | Open Subtitles | لستتعمللدىالسكةالحديد... مثل سيد الحذاء اللماع هذا |
Şimdi, bu kabuklunun parlak metalden zırhının olduğunu hayal edin. | Open Subtitles | الان ,تصور اذا كان لهذه القشريات هيكل خارجي من... ... المعدن اللماع... |
Senin de parlak şeyleri çok sevdiğini biliyorum. | Open Subtitles | وأعلم كم تحبين اللماع |
Yüzünde Parlayan bir şey var. | Open Subtitles | هناك بعض من اللماع على وجهك |
- Parlayan telefonun hariç. | Open Subtitles | -عدا بالنسّبة للهاتف اللماع |